Giriş
(10)

böyle bir senaryoda işten çıkar mıydınız?

m e b
selamlar.şöyle bir senaryo düşünün; bir nakliye firmasında 4-5 sene boyunca bir müşterinizin uluslararası taşımacılığını yapıyorsunuz. sonra, iş yerinden ayrıldıktan sonra bu eski müşteriniz yılda birkaç kez size kendi bünyesinde birlikte çalışmayı teklif ediyor ve hep reddediyorsunuz. yeni işinizde
selamlar.

şöyle bir senaryo düşünün; bir nakliye firmasında 4-5 sene boyunca bir müşterinizin uluslararası taşımacılığını yapıyorsunuz. sonra, iş yerinden ayrıldıktan sonra bu eski müşteriniz yılda birkaç kez size kendi bünyesinde birlikte çalışmayı teklif ediyor ve hep reddediyorsunuz. yeni işinizde 2,5 sene çalıştıktan sonra bu sefer bu kişi bir kez daha "birlikte çalışalım mı? bizim ithalat sorumlusu işten çıkıyor. sen aklıma geldin, gel konuşalım, şartlar uyarsa birlikte çalışalım." diye teklifte bulunuyor. siz de bu yeni yerden de sıkıldığınız için görüşmeye gidiyorsunuz ve şartları kabul ediyorsunuz ve işinizden istifa edip geçiş yapıyorsunuz. ama...

bu patronun işten çıkacak dediği eleman çıkmıyor, var olan iş ikiye bölünüyor; o sipariş ve uygun fiyatlı mal buluyor ve siz de sadece uluslararası nakliye + gümrük işlemleri kısmıyla ilgileniyorsunuz. sevkiyat az olduğu için ayın bir haftası hariç neredeyse boş oturuyorsunuz.

şimdi bu koşulları düşününce maaş zammı isteme konusunda çekingenlik, iş motivasyonun kırılması, yeni şeyler öğrenecek ve kendinizi gösterecek alanınızın dar olması gibi durumlar vs vs gibi olumsuzluklar hisseder ve yeni iş mi arardınız yoksa "bana ne? adam diğeri işten çıkacak dedi, çıkmadı ve üstüne beni getirdi. bir iş için iki kişiye para veriyorsa ve zor geliyorsa diğerini çıkarsın, beni bağlamaz" mı derdiniz?
0
m e b
(13.11.25)
her türlü senaryoda işten çıkarım :) rahatsızlık varsa en güzeli istifa etmek. keşke bunu daha fazla uygulayabilseydim hayatımda.
0
gabe h coud
(13.11.25)
Yeni iş arardım
+4
artıküyeolmakistiyorum
(13.11.25)
patron bir kişi yerine iki kişi çalıştırıyorsa bundan ben neden rahatsız olayım.
sizin tasalandığınız konu için zaten bişey yapamazsınız, onu patron çözecek.
konuyu patronla görüşürüm maaş konusunda olabildiğinde yukarı çekmesini isterim.
+5
duyuruuser
(13.11.25)
Çok iyi anlıyorum seni. İş hayatında zaman zaman işim az olduğuna ben ve rahatsızlık duyardım.
Yeni iş arayabilirsin. Bulana kadar da orda kalmaya devam et. Kafama yatan bir yer çıkar belki.
+3
kaptan maydanoz
(13.11.25)
ben olsam çıkmam, 1 kişilik işi 2 kişinin yapması benim sorunum değil patronun sorunu. ama çok idealist biriysen ve yükselmek istediğin bir ortam arayışındaysan bir yandan iş aramaya devam etmende bir sakınca yok.
+1
Sadece soruyorum
(13.11.25)
Hayır işten çıkmazdım. Hele iş bulmadan zaten kesin çıkmazdım.

Bence taleplerinizi, bu görevde kabiliyetlerinizi yeterince kullanamadığınızı, köreldiğinizi hissettiğinizi patronla konuşun.
Ama onunla konuşmadan önce ondan ne talep ettiğinizi de netleştirin.

Eğer bu çözüm olmazsa başka bir işe bakarsınız.
Ha tabi her zaman başka bir işe bakın, gözünüz açık olsun.
+1
michael_knight
(13.11.25)
olası işten çıkartılma nedeniyle iş bakardım.

adamların tek işin çok istihdamı kendini bağlar o dert değil ama iş tatmini ve sürekli kovacaklar mı beni gerginliği çekilecek dert değil.
0
gurur
(13.11.25)
Adam tekrar tekrar seninle çalışmak istemiş. Adam açısından hiç bi sorun yok. Normal bi şekilde zam pazarlığımı yaparım ben olsam. Çok aşırı sıkılıyosam bilemicem de az çalışıyo olmak eğer az kazanmıyosam işten çıkma nedenim olmaz. Ama az kazanıyosam her türlü çıkarım.
+1
benim bir gizli bildiğim var
(13.11.25)
maaşım iyiyse ben bi süre rahatıma bakardım.
+1
elorelia
(14.11.25)
anlaştığım maaştan düşük veriyorlarsa hemen başka iş bulup çıkarım, hatta bulmadan da çıkabilirim.

yoksa beni ilgilendiren bir durum yok. aynı yerde 10 kişi de çalışabilir üzerime düşen görevi yapar çekilirim.
0
gercekdunya
(14.11.25)
(2)

iPhone’da linklerin uygulama yerine ısrarla Safari’de açılması

m e b
İyi akşamlar. iPhone (iOS 26.1 sürümünde) kullanıyorum. Son zamanlarda bir linke tıkladığımda doğrudan ilgili uygulamada değil de Safari’de açılıyor. Mesela Shazam ile şarkı dinletmişim, “iTunes’tan satın al” seçeneğini seçiyorum, önce Safari açılıyor ve ardından da “iTunes’ta açmak ister misin?” di
İyi akşamlar.

iPhone (iOS 26.1 sürümünde) kullanıyorum. Son zamanlarda bir linke tıkladığımda doğrudan ilgili uygulamada değil de Safari’de açılıyor. Mesela Shazam ile şarkı dinletmişim, “iTunes’tan satın al” seçeneğini seçiyorum, önce Safari açılıyor ve ardından da “iTunes’ta açmak ister misin?” diye bana soruyor. Başka bir örnek, biri konum atıyor, üzerine tıklıyorum, Safari açılıyor, ardından Google Haritalar’ın web sitesinde konumu açıyor ve ardından da “Google Haritalar’da gösterilsin mi?” diyor. Kimi zaman da doğrudan uygulamada açılıyor. Bir şeyi bozmuşsam niye arada düzgün çalışıyor? Bozmamışsam niye düzgün çalışmıyor?

ÖZET: Linklerin eskisi gibi doğrudan ilgili uygulamada açılması için ne yapabilirim?
0
m e b
(06.11.25)
Mevzubahis bağlantıya uzun tıklayıp"X ile aç" demeniz lazım.
+1
gelecegin yildizi
(06.11.25)
@gelecegin yildizi: öyle bir şey mümkün değil. özellikle whatsapp'tan gelen linklerde çalışan bir durum değil, uzun basarken dahi safari seçeneği çıkıyor yalnızca.
0
🌸m e b
(07.11.25)
(1)

LTE, 5G ve operatör değiştirmek hakkında

m e b
selamlar.türk telekom'da taahhüdüm bitmek üzere diye küçük bir araştırma yaparken vodafone'un yeni gelenlere çok büyük indirimler yaptığını gördüm. 60 gb internetli paketini diğer firmaların yarı fiyatına satıyor. sonra aklıma 5g ihalesi geldi ve gördüm ki vodafone hızı en düşük bant ve yüksek bant
selamlar.

türk telekom'da taahhüdüm bitmek üzere diye küçük bir araştırma yaparken vodafone'un yeni gelenlere çok büyük indirimler yaptığını gördüm. 60 gb internetli paketini diğer firmaların yarı fiyatına satıyor. sonra aklıma 5g ihalesi geldi ve gördüm ki vodafone hızı en düşük bant ve yüksek bant olmak üzere yalnızca 2 bant/frekansa sahip. acaba herkes 5g hızıyla iletişim kurarken vodafone da sadece fiyat avantajını mı elinde tutmak istiyor? ama benim daha önemli sorum şu:

1. ben vodafone'a geçsem, 5g hızıyla iletişim kurmasam ve LTE ile devam etsem ne olur?
acaba hız konusunda şu an 3G'ye düşme hızıyla aynı yavaşlığı mı yaşarım? LTE çekmeyen ama 3G çeken yerde internette hiçbir şey yapamıyoruz çünkü.

2. en düşük bandı alan vodafone olsa bile pratikte bunu güçlendirmeleri mümkün mü? yani geçsem pişman olur muyum? hazır kampanya varken kaçırmak istemiyorum da.
0
m e b
(31.10.25)
m.youtube.com

Vodafonluyum hiç memnun değilim.
Operatörlerimiz geçiriyorlar.
Sağlam geçiriyorlar.
Depremde yaşanan kesintiler de cabası.
Üstlerinde belli ki tam bir denetleme mekanizması yok
2 yeni operatör daha artık işe başlamalı ve üstlerinde bu iletişim alanına özel RTÜK benzeri bir denetleme kurumu bulunmalı.
Depremdeki etkinlikleri/kesintileri, topluma gömdükleri zamlar, tarifeleri üstündeki yanlışları anında tespit edilmeli
ağır cezalar ödetilmeli. Ödedikleri cezalarla topluma faydalı kamu binaları fakirlere yardım yapılmalı .
(Benim rekabet , hesap verilebilirlik ve şeffalıktan anladığım bu.)
Bunları yapmak gerçekte hiç zor değil .
0
diyecevaplandı
(31.10.25)
(4)

istanbul'da veya yakın şehirlerde gezilecek yerleri nereden buluyor veya takip ediyorsunuz?

m e b
selam.istanbul'daki veya yakın şehirlerdeki yeme-içme, gezme yerlerini nereden keşfediyorsunuz?instagram'da bir sürü sayfa takip ediyorum ama ya çoğu reklam aldığı için hiçbir cazibesi olmayan ve 39 ilçenin tamamında yüzlerce örneği olan sıradan kafeleri/yerleri övüyor ya da "galata kulesi'ne gidin"
selam.

istanbul'daki veya yakın şehirlerdeki yeme-içme, gezme yerlerini nereden keşfediyorsunuz?
instagram'da bir sürü sayfa takip ediyorum ama ya çoğu reklam aldığı için hiçbir cazibesi olmayan ve 39 ilçenin tamamında yüzlerce örneği olan sıradan kafeleri/yerleri övüyor ya da "galata kulesi'ne gidin", "kız kulesi'ne karşı çay için", "gün batarken vapura binin" gibi hiç kimsenin aklına gelmeyen(!) önerilerde bulunuyorlar.

şöyle, gerçekten bir gezgin gibi rafine önerileri olan, reklama batmamış bir sayfa/web sitesi önerebilir misiniz?
0
m e b
(27.10.25)
İstanbul Gezgizleri diye bir grup var. Onlarla gezmeseniz de fikir edinmek için takip edebilirsiniz.
0
auroraaurora
(27.10.25)
yeme içme içim facebook Mide Lobisi.
0
kumandanim
(27.10.25)
instagram'da günübirlik turlar düzenleyen gruplar var . birkaç tanesine katılmıştım .
istanbul tükenmeden ve istanbulkazan_benkepçe sayfalarını tavsiye edebilirim . güzel organizasyonları var.
yeme içme için instagramda bir posta denk gelir izler beğenirseniz 55 tane daha güzel yemek mekanı reklamı önünüze düşecektir .
pidecisakirusta ve pirin1960 mesela
0
devilone
(27.10.25)
en güzeli doğaçlama deneyim. iyisi de kötüsü de senin. başkasının övdüğü yerleri sırf onlar övdü diye gitmek bana saçma geliyor.
-1
messina123
(27.10.25)
(3)

Üsküdar tarafında nezih, sakin, manzarası güzel kafe önerir misiniz?

m e b
iyi akşamlar herkese, inşallah mesainizin bitmesine yakın şu saatleri/dakikaları güzel geçirirsiniz.kız kardeşimi götürebileceğim, üsküdar'da mümkünse manzarası güzel, kahve veya tatlı yiyebileceğimiz, belli bir estetik çizgisi/konsepti olan bir kafe önerebilir misiniz?
iyi akşamlar herkese, inşallah mesainizin bitmesine yakın şu saatleri/dakikaları güzel geçirirsiniz.

kız kardeşimi götürebileceğim, üsküdar'da mümkünse manzarası güzel, kahve veya tatlı yiyebileceğimiz, belli bir estetik çizgisi/konsepti olan bir kafe önerebilir misiniz?
0
m e b
(22.10.25)
Merkezden biraz mesafesi var yurume ama gideceginiz saatlerde kalabalik olur mu emin olamadim. Benim icin yeterince nezih ama sizin kriterlere uymayabilir.

maps.app.goo.gl

Bura da meshur bir yer diye biliyorum. Gorece pahali tabii. Bu merkeze daha da uzak.

maps.app.goo.gl
0
mbond
(22.10.25)
Beylerbeyi Sarayının içindeki cafe.

Fiyatlar makul. Saray bahçesi. Denize sıfır. Daha ne olsun.
+1
yurtsuz john
(22.10.25)
arada cafeyi seviyorum ben, deniz manzarali ama oturma duzeninden pek gorunmuyor
0
ala09
(22.10.25)
(3)

sadece oto aksesuarları için mağazalar var mı?

m e b
selamlar.sadece oto aksesuarlarının satıldığı fiziki mağazalar var mı?ya da siz böyle ihtiyaçlarınızı nokta atışı karşılamak için nasıl bir yöntem uyguluyorsunuz?konum: istanbul.
selamlar.

sadece oto aksesuarlarının satıldığı fiziki mağazalar var mı?
ya da siz böyle ihtiyaçlarınızı nokta atışı karşılamak için nasıl bir yöntem uyguluyorsunuz?

konum: istanbul.
0
m e b
(16.10.25)
ankara ivedikte oto moda gross var benim bildiğim en büyük fiziki mağaza.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(16.10.25)
istanbul bayrampaşa otogarın altında sadece oto aksesuarı satan dükkanlar var onlara bakabilirsin
0
koela
(17.10.25)
oto sanayiye gidin, biraz dolanın etraf aksesuarcı dolu.
0
co2s2
(17.10.25)
(17)

poğaça almak ve samimiyetsizlik üzerine

m e b
günaydın, iyi haftalar.ben 5 ay kadar önce yeni bir yerde çalışmaya başladım. kahvaltıyı ofiste çay-poğaça ikilisiyle yapıyorum buradaki çoğu kişi gibi. erkenden gelenler arasındayım ve diğer çalışanlar benden sonra geliyor. şimdi, hal böyle olunca ben de "zaten çoğu uzun yoldan geliyor, bir daha fı
günaydın, iyi haftalar.

ben 5 ay kadar önce yeni bir yerde çalışmaya başladım. kahvaltıyı ofiste çay-poğaça ikilisiyle yapıyorum buradaki çoğu kişi gibi. erkenden gelenler arasındayım ve diğer çalışanlar benden sonra geliyor. şimdi, hal böyle olunca ben de "zaten çoğu uzun yoldan geliyor, bir daha fırına çıkıp poğaça almakla uğraşmasınlar" diyerek, kendime poğaça alırken bilerek 2-3 tane daha fazladan poğaça alıyorum ve onlar ofise gelince "fazladan 2-3 poğaçam var, alabilirsiniz" diyorum ve ikram ediyorum ya da şirket grubuna "fırına gidiyorum, bir şey isteyen var mı?" diye soruyorum, istediklerini de alıyorum. bu noktada beni zorlayan hiçbir durum yok, tamamen içimden geldiği için buna devam ediyorum. ama...

dikkatimi çeken bir durum var; bu arkadaşlar erken geldikleri zaman da ellerinde poğaça görüyorum ya da diğer arkadaşlara dağıttıklarını görüyorum. nezaketen "m e b, fırına gidiyorum, bir şey ister misin?" diyen yok. ben poğaça ikram ederken "sağ ol ya, x abi fırına gidiyormuş, ona söyledim, bana da alacak" diyorlar.

şimdi "ne alaka?" diyebilirsiniz ama burada poğaça yüzünden değil de kendi hissiyatım üzerine düşünüyorum geldiğim zamandan bu yana. "eğer içimden geldiği için yaptığımı söylüyorsam neden onlardan da aynı şeyi bekliyorum? bu ticaret değil, karşılık bekleyerek yaptığın şey samimi değil." diyorum kendime. bir yandan da "insanın nezaketen de olsa fikri alınmaz mı, bir şey isteyip istediği sorulmaz mı ya?" diyerek dışlanıyormuş gibi hissetmem de ötürü olsa gerek, beklentimi normalleştiriyorum.

dediğim gibi poğaça bir örnek, poğaçayla zengin de fakir de olmuyorum. ofistekilerin poğaça alma işini türkiye'nin gündemiymiş gibi büyütmelerini de yadırgıyorum açıkçası.

ama sorumu tekrar etmek gerekirse; ben bu durumda samimiyetsiz oluyor muyum hakikaten? "karşılık beklemeden insanlara yardım etme" erdemine sahip değil miyim acaba?
0
m e b
(13.10.25)
Bunun doğrudan karşılık beklemekle ilgisi yok. İnsanlara iyilik yapmak istediğinde, bunu senin görevin olarak görmediğinden emin ol. İyilik yapıyorsan önce sadece kendin için yapmalısın çünkü iyilik iyidir. Eğer iyiliği yapmadan önce aklına bir karşılık beklemek geliyorsa o zaman sorunu kendinde arayabilirsin.
0
anathemamen666
(13.10.25)
zaten senin her gün bol bol poğaçayla geldiğini biliyorlarsa abi sen de poğaça ister misin diye niye sorsunlar
+1
nahtoderfahrung
(13.10.25)
@nahtoderfahrung: yukarıda "bu arkadaşlar erken geldiklerinde" diye belirtmiştim, mesaj diye bir iletişim şekli de var :)
0
🌸m e b
(13.10.25)
tam olarak bu düşünce karşılık beklentisi düşüncesi. ben onlara alıyorum onlarda bana almalı beklentisi içindesin.
düğünde takı takmaylada aynı ben onların düğününe gittim tam taktık oda bana tam takmalı veya ben arkadaşımın doğum gününde hediye aldım oda bana almalı veya arkadaşımın babasının cenazesine gittim oda benimkine gitmeli hep bir yaptığı işin karşılığını bekleme beklentisi.
+2
my fault
(13.10.25)
Abi sen davarlarla çalışıyormuşsun. Senin hislerin normal.
+1
arbre
(13.10.25)
Sahipsin, sadece samimiyetin sınanıyor. Hani altını içindeki bakırdan ayırmak için yakarlarmış ya, iç dünyandaki bu sorgulama senin samimiyet hissini yakıyor, geriye ne kaldığını görmeni bekliyor kalbin. Bu anlamda kendine dikkat ediyorsun demek ki, güzel bir şey. Evet böyle düşünmek olayı samimiyetten uzaklaştırıyor ama sana bir rehber oluşturuyor bu durum, görmen ve birini seçmen kolaylaşıyor, öyle anladım. İç yolculuğun çok güzel 🌷
-1
muhayyer divan
(13.10.25)
herkese olur bence. evet ikram yapıyoruz, arabımıza alıyoruz ve ben bunu Allah için yaptım, zordaki birine yardım ettim diyorum hafiflik hissediyorum. ama o beni yağmurda gördüğü halde arabasına almazsa içimden sövüyorum, yaptığım iyiliği içimden defalarca yüzünü vuruyorum ve başka yaptığı tüm çirkinlikleriniyüzeye çıkarasım geliyor. hele bunu birde bunu toplumun içinde yapsaa. ohooo

benim böyle bir not defterim var iç sesim diye. gerçekten orda işler çok karışık olabiliyor siz de tutun bir tane.

çünkü bozuluyoruz.
0
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(13.10.25)
Düşüncen normal.

sana "m e b, fırına gidiyorum, bir şey ister misin?" diyen yoksa işte burada "mütekabiliyet esasları " devreye girmeli.

Temelde insani esaslarla değil, para kazanma için insanların bir araya geldiği yerlerden biridir iş yerleri. Bazı istisnalar dışında, samimi veya kalpten desteğe dayalı yakınlıklar pek olmuyor.
O nedenle "iş arkadaşı " kavramının yerine "iş yerinden biri " ifadesini kullanmak daha doğrusu benim için .

Bazen iş dışında içimden gelir kimi arkadaşları dışarıda çay vs. içmeye çağırırım. Maksat sohbet vs. İşleri vardır gelemeyeceklerini söylerler. Bunu anlarım ama davet etme sırası onlara geçmiştir. Bakıyorum bunu pek düşünen yok gibi .

Yine denk geldiğim hususlardan biri de klasik olarak biri diğerine "hanımı da al bize de bir gün gelin " ifadesi kadar saçma bir şey yok . Görünüşte misafirperverlik gibi görünse de
gerçekte öyle değil.
Abicim o hanımını yanına almasın sen de hanımı komşuya veya anne babasına gönder bir zahmet. Bizzat kendin o arkadaşına bir çay demle. Elin kolun bi zahmet arkadaşın için çalışsın. Pasta poğaça yapamazsın ama kaseye de biraz çerez koymayı unutma..
değil mi ama ?
Bir buluşma , ziyaret yapılacaksa, yakınlık gösterilecese kadınları bahane etmeyelim.

Önceleri ve hala var olan köylü şehirli (veya burjuva) ayrımının yanısıra, işyerlerinde de kadrolu /sözleşmeli / geçici işçi gibi hindistan'ın dışında ama toplum içinde gelişen, kendimize özgü kast sisteminde bu gruba mensup olanlar arasındaki iletişim dili , yakınlıklar da genelde bu çerçevede gelişiyor.

Çevrendekileri uzaktan izlemeye devam et, gerçekte ne sebepten yakın olduklarını anlamaya çalış. Belki biri diğerinin aracına biniyordur işe gelip giderken ona poğaca belki yemek ikramı düşünmüştür. Bu haklı anlaşılabilir bir durum yerine göre .
Belki bir başkası karşı cinse yakınlık tavırları sergiliyordur ikramlarıyla.
Bir başkası ise diğerinin sayesinde iş yerinde bazı avantajlar elde etmiştir. Bu nedenle yediği içtiği ondan ayrı gitmez.
-1
diyecevaplandı
(13.10.25)
Birlikte çalıştığınız insanlar hödük.
Hislerinizin karşılık beklemekle bir ilgisi yok. İnsan nezaketen ve sadece lafta kalacak bile olsa "Bir gün de poğaçalar benden olsun." veya "Kahve ısmarlayayım bi ara." gibi bir jest yapmalı.
+1
auroraaurora
(13.10.25)
acikcasi tam olarak anlattiginiz gibiyse ben de karsilik bekleyerek bir sey yapmadiginizi dusunuyorum, en azindan ilk etapta boyle baslamamissiniz, insanliginizdan almissiniz ve bence arada bir karsi tarafin da sizi dusunmesini beklemek ve bunu gormediginde kirilmak gayet insanca geldi bana. sadece ilk almaya basladiginizda karsilik beklemeden aldiginizdan emin olun (kendiniz icin) onun disinda karsi taraf(lar) tarafindan hic gozetilmediginizi gordugunuzde kirilmak cok insanca bence.
+3
kassiopeia
(13.10.25)
sen iyiliği görev edinip kendin beklenti oluşturmuşsun. alma başkan boş ver kimse senin istediğin gibi olmayacak.
+2
mikahakkinen
(13.10.25)
Uzun uzun yazamayacağım haklı olduğunu düşünüyorum
-2
basond
(13.10.25)
ben fazla direkt bir insanım galiba, böyle düşünmek yerine muhatabı kişiye sorarım “gidiyorsan bana da sorabilirsin” diye. haklısın ama fazla düşünüyorsun, kendi hayatını zorlaştırırsın en fazla.
0
deartheodosia
(13.10.25)
beklentiye girmen doğru mu değil mi bilmiyorum ama ben olsam ben de girerdim sanırım. üzülürdüm içten içe bana neden teklif etmiyolar diye.
0
Sadece soruyorum
(13.10.25)
seni sevmiyorlar. millete fazladan poğaca alma işini bırak. bir yere giderken sormayı da. kafanda da bu tür düşünceler bir daha olmaz. iyilik yaptığınla kal hayatına kaldığın yerden devam.
0
koela
(13.10.25)
Samimiyetim olmayan bir iş arkadaşım bana ikide bir poğaça ya da başka bir şey ikram etse almaktan kaçınırım. Çünkü bilirim ki o ikram hesabıma borç olarak kaydedilecek. Ki siz de inanmak istemeseniz de aynen böyle yapmışsınız. Durduk yere üzerimde manevi bir borç yükü birikeceğine poğaçamı gider kendim alırım. Bu tip gizli borçlar birikip ileride mutlaka alakasız gibi görünen başka sorunlara yol açar.

Başka açıdan bakalım: Siz herkese ikram dağıtmaktan hoşlanıyor olabilirsiniz. Bense paylaşımları daha küçük ve samimi gördüğüm kişilerle yapmayı tercih ediyor olabilirim. O sizin tarzınız, sizin yaşam şekliniz, bu da benimki. Şimdi soru şu: Neden ben sizin yaşam tarzınıza uymak zorundayım?

"karşılık beklemeden insanlara yardım etme erdemine sahip değil miyim acaba?" sorunuza cevap:
Değilsiniz ama zaten bu erdeme gerçekten sahip olmak herkesin harcı değil. Muhtemelen şu soru altında görüş paylaşan hiçbirimiz bu erdeme sahip değiliz.
+1
mikro patlama
(13.10.25)
hayat bu kadar uzun değil.

sizi rahatsız ediyor belli. yapmayın kurtulun.

zaten poğaça yemek nedir? çok sağlıksız. yakında mide gidecek. gitmese bile göbek gelecek.
0
gurur
(13.10.25)
(3)

gözleri adeta kör eden farlara neden izin veriliyor?

m e b
günaydın, harika haberler alacağınız bir gün olsun inşallah.henüz yeni yeni sürücüyüm ama şu ana dek hem devamlı şehir içi hem de üç kez de şehirler arası uzun sürüş deneyimim oldu. dikkat ettiğim şey şu; bazı araçların farları inanılmaz derecede rahatsız edici şekilde aşırı parlak, sanki led spot l
günaydın, harika haberler alacağınız bir gün olsun inşallah.

henüz yeni yeni sürücüyüm ama şu ana dek hem devamlı şehir içi hem de üç kez de şehirler arası uzun sürüş deneyimim oldu. dikkat ettiğim şey şu; bazı araçların farları inanılmaz derecede rahatsız edici şekilde aşırı parlak, sanki led spot lambaları gibi. hele tek aydınlatmanın araç farlarının olduğu yerlerde dikiz aynasında ya da karşı şeritte son anda belirmiş bu aşırı parlak farlar anlık körlük bile yaşatıyor.

bunlar niye yasak değil? siz alıştınız mı buna? bunlardan korunmak için ne yapabilirim sürüş sırasında?
0
m e b
(30.09.25)
0
orient blue
(30.09.25)
memlekette düzgün ne var ki? sis farlarını kökleyenler de var. bir de stop lambalarını yanıp söner yapanlar var o da ayrı bir mevzu. flaş ışığı gibi dikkat dağıtıyor. ben de onlara gıcık oluyorum.
0
exlibris
(30.09.25)
Kesinlikle rahatsızlık veriyor.
Alışmak mümkün değil.
Kısa zamanda yeni ceza arttırımları gelir umarım.
0
diyecevaplandı
(30.09.25)
(11)

Şaşırınca veya canınız yanınca “anaaa”, “anam” diyor musunuz?

m e b
İyi geceler. Mesela çok şaşırtıcı bir şey gördüğünüzde “Anaaa!” veya bir yere bir yerinizi çarpınca, canınız yanınca ya da korkunca “Anam anam” diye tepki veriyor musunuz?Ben veriyorum ve verenleri yadırgamıyorum. Ama böyle tepki verdiğimde sanki karikatür karkateriymişim gibi etrafımdakiler gülüyo
İyi geceler.

Mesela çok şaşırtıcı bir şey gördüğünüzde “Anaaa!” veya bir yere bir yerinizi çarpınca, canınız yanınca ya da korkunca “Anam anam” diye tepki veriyor musunuz?

Ben veriyorum ve verenleri yadırgamıyorum. Ama böyle tepki verdiğimde sanki karikatür karkateriymişim gibi etrafımdakiler gülüyor ya da hafiften tuhaf bakıyor. Komik mi?

Not: Köylüyüm.
0
m e b
(19.09.25)
Diyorum, bizde çok yaygın bu tepki. Tokatspor.
0
sekizdokuzon
(19.09.25)
Bazen.
Komik mi bilmiyorum ama ben kendime kızıyorum biraz çünkü bu tür ani tepkilerimi bazen çok vakit geçirdiğim kişilerden bazen çok izlediğim dizi karakterlerinden kapabiliyorum. Bu özelliğim sinir bozucu.
0
mutekebbir
(19.09.25)
demiyorum
0
hain kostokk
(20.09.25)
Demiyorum bana bi tık varoş geliyor :) Diyeni yadırgamam sadece benim bi standardım var :D
0
truf
(20.09.25)
Bazen diyorum bazen demiyorum, ruh halime göre değişiyor. Anaaa ve anam, anam anam, anaaaaammm, aneeyyy auuuuu falan genelde neşeliyken veya nispeten iyi haldeyken çıkıyor. Öbür türlü donma tepkisi verdiğimden ses çıkaramıyorum.
0
muhayyer divan
(20.09.25)
Orta Anadolulular bu tepkiyi veriyor benim gördüğüm kadarıyla.
Egeliyim, demiyorum, bizim oralarda duymuyorum hiç böyle tepkiler.
0
Gradient_tabanlı_mor
(20.09.25)
Hayır hiç böyle tepki vermem aaaa, neeee, yuh filan derim. Anaa, anam vs hiç demediğimi fark ettim hatta.
0
titanic kemancısı
(20.09.25)
Vayy babağun gemüğüne diyorum bazen ama bilerek dediğim için yadırganmıyor.
Anaa anamm dersen yadırganır normaldir, bi tık varoş +1
0
Bruce
(20.09.25)
genellikle sinkaflı tepkiler cıkıyor agızdan
0
koela
(20.09.25)
ANAA! dediğim oluyor ama daha çok ALLAH! şeklinde tepki veriyorum. Üstüne düşünmemiştim siz sorana kadar.
0
peki madem
(20.09.25)
hayır
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(20.09.25)
(15)

yeni şoför için istanbul-samsun yolculuğu çok mu hayalci veya tehlikeli?

m e b
günaydın, gününüz beklediğinizden de güzel geçsin inşallah.sancaktepe, ataşehir, maltepe, kartal, kadıköy, kavacık gibi bölgelerde bir haftadır bilhassa trafiğin yoğun olduğu zamanlarda deneyim kazanmış, bu sürede hiçbir şekilde kendisinin ve diğer sürücülerin hayatını tehlikeye atacak hatalarda bul
günaydın, gününüz beklediğinizden de güzel geçsin inşallah.

sancaktepe, ataşehir, maltepe, kartal, kadıköy, kavacık gibi bölgelerde bir haftadır bilhassa trafiğin yoğun olduğu zamanlarda deneyim kazanmış, bu sürede hiçbir şekilde kendisinin ve diğer sürücülerin hayatını tehlikeye atacak hatalarda bulunmamış benim için haftaya cuma akşamdan ailece yola çıkıp tek şoför olarak dinlene dinlene samsun'a gitmek ve pazar öğlen gibi geri yola çıkıp dönmek çok mu hayalci veya tehlikeli bir davranış olur?

bunun için aracın bakımının, lastik, motor yağı vs vs gibi kontrollerinin yapılacağını, yola dinlenerek çıkmam gerektiğini söylememe gerek var mı bilmiyorum.
0
m e b
(28.08.25)
tek sofor olacaksaniz evet. yol baya da uzun
0
65 derece
(28.08.25)
akşamdan yola çıkmayın, acemi için gece kullanmak çok zordur. yol uzun 2 saatte bir durmaya özen gösterin. uzun yol şehir içinden kolaydır ama dikkat dağılması ve dalgınlık da daha kolay olur. uyku faktörü de çok önemli.
0
gercekdunya
(28.08.25)
hayalci ya da tehlikeli degil de, gittiginle geldigin bir olur. en iyi ihtimalle 8 saat suruyor, hadi sen dinlenme vs 10 saatte git, bir o kadar da donus. samsun'da haryacacak vakit kalacak mi?
0
bay b
(28.08.25)
samsun, molalarla birlikte 10 saat yol demek.
cuma akşam çıkıp cumartesi sabaha doğru orada olacaksınız. gece sürüşü kolay bir şey değil.
insan gibi dinlenmeden geri geleceksiniz.

bir de şehir içi yoğun trafik ile uzun yol birbirine benzemez. yoğun trafikte yavaş yavaş gidiyorsunuz, manevra daha yavaş yavaş, karar vermek daha yavaş yavaş.

ben olsam, en azından 3-5 ay daha tecrübe edinirim, arada da bir kaç kez haftasonlarında tem'de ya da 3.köprü yolunda hızlı akan trafiğe çıkarım. samsun işine tekrar bakarım.
0
co2s2
(28.08.25)
değil, yol zaten otoban. yola gündüz çıkın, istanbul çıkışı highway de durun, sonrası için aklıma bir yer gelmiyor ama en fazla 3 saat kullandıktan sonra durun, el yüz yıkayın 3-4 dakika yürüyün , oturup çay için bir yerde sonra yola devam. samsun girişinde çakallı da menemen yiyin :D
yol 8 saat sürer en az, 9 da olabilir ama keyifli geçer böyle dinlenirseniz.
ama bay b nin dediğini unutmayın, oraya zaman kalacak mı ona bakın.
(cuma akşamı yazmışsınız ama akşam yolculuğu özellikle acemiyi yorar) cumayı mümkünse izin alın
0
kisa
(28.08.25)
samsun yolunun avantajı tamamen bölünmüş yol olması. bazen ilçe merkezlerinden geçiyorsunuz tabii ama onun haricinde gerede-tosya arası ve kavak-samsun inişi hariç çok zorlu bir yol değil. fakat düşündüğünüz gün ve saatler bu yolun en kalabalık günleri. cuma sabah çıkıp gündüz yolculuğu yapın, pazartesi sabah çıkıp dönün derim. yoksa da gitmeyin 2 gün için o kadar yol zaten değmez.
0
awlmi
(28.08.25)
Ben sizden daha az tecrübeliyken Edirne'den İstanbul'a geldim. Pek zorlandım diyemem. Ama gece yolculuğu sıkıntılı. Ne kadar öncesinde dinlenmiş olursanız olun uyuklamanız ve/ya dikkatinizin dağılması olası. Tırcılar da ayrı bir risk. Gündüz gözüyle gidin +1.
0
auroraaurora
(28.08.25)
@bay b: kuzenimin düğünü var ve tatil yapmalık bir durum da yok maalesef. bu sebeple pazartesi işe başlayacak şekilde dönüş yapmak durumundayız.

@co2s2: bu arada kavacık tarafından girerek sancaktepe'nin paşaköy sırtlarından çıkacak şekilde yss/kuzey marmara'yı da kullandım, sıkıntı yoktu.

@kisa: vezirköprü tarafına gitmeyi planladığımız için çakallı menemenini dönüşte hallederiz artık, yoksa ters kaçıyor maalesef :D
0
🌸m e b
(28.08.25)
gidiş neyse de doğru düzgün dinlenemeyeceksen (ki düğün varsa koşuşturma olacaktır) o yorgunlukla dönüş tehlikeli olur. başta ailen olmak üzere kimsenin hayatını tehlikeye atma bence, otobüs veya uçakla git bu seferlik.
0
hrskrs
(28.08.25)
herkesin yorulacagi vakit farklidir elbet ancak yas onemli bir faktor. ben tek sofor olarak, 10+ yildir araba kullaniyorum ilk kullanmaya basladigimda fazla da deneyimli degilen 8 saatte hissettigim yorgunlugu su anda 6 saat civarinda hissediyorum. bir de sehir ici trafik daha yavas ve farkli, co2s2'ye katiliyorum. dikkatli olun.
0
kassiopeia
(28.08.25)
sehir ici ve uzun yol, ikisinin de artilari ve eksileri var. sehir icinde daha yavassiniz ama multi task daha fazla, her yer isik, yol, tabela, diger araclar, insanlar vs. uzun yol ise duz, stabil, fakat yolu bitirmek icin hizli gitmeniz gerekiyor, bir anlik uyku, kontol kaybi hayata mal olabilir. eger dinlenirseniz, gece surmezseniz daha rahat edersiniz. ben uzun yillardir surmeme ragmen gece surmeye hala alisamadim, igrenc bir sey. dolayisiyla yola sabah 6 gibi cikin (bence tabii). su otonom araclar iyice yayginlassa da kurtulsak. yil olmus 2025, hala araba suruyoruz.
0
Sour
(28.08.25)
ben yapamazsınız demiyorum ama aşırı yorulacağınız ve tehlikeli olacağı kesin. bana sorarsanız, cumartesi sabah erken çıkın. gece yolculuğu kesinlikle yapmayın.
0
co2s2
(28.08.25)
Bu yaz gidip dönmüş biri olarak tehlikeli olur yapmayın derim. özellikle gece yolculuğunu daha tehlikeli.
şehir içi tecrübesi birkaç yıl olsa bir belki diyeceğim ama 1 hafta çok az.
yollarda genelde otoban ama Ilgaz civarları yokuşlu ve virajlı. etrafta hiç bir araç olmasa bile hızını iyi ayarlayamayıp kaza yapabilirsin. yavaş gitsen bu sefer 15 saat sürer. o da ayrı yorgunluk.
0
merhum
(28.08.25)
valla o zaman ya bir gun izin alip adam gibi dinlenip pzt cikacaksin, ya da ucak/otobus.
0
bay b
(28.08.25)
cuma dan pazara o yol dinlene dinlene gidilmez kardeşim.öyle benzincide dur iki yürüyüş yap la olacak iş değil.
ankara dan samsun a dönüş sapağına kadar bi şekilde gidersin de ondan sonrası acemi olduğun için sıkıntı.
hele dönüş daha sıkıntı.2 iyi şöförlük yol samsun yolu.
0
jamswety
(28.08.25)
(6)

istanbul'da anadolu yakasında veya yakın çevresinde pikniklik yer?

m e b
selamlar.pazar günü ailece gidebileceğimiz, evde hazırladığımız yiyeceklerimizle piknik yapabileceğimiz, bu yazın kuraklığına rağmen doğası hala güzel ve mümkünse denizli, göllü, göletli manzarası olan mesire veya piknik alanı var mıdır?internetten bakındım ama o yerleri güncel halleriyle görmedim.n
selamlar.

pazar günü ailece gidebileceğimiz, evde hazırladığımız yiyeceklerimizle piknik yapabileceğimiz, bu yazın kuraklığına rağmen doğası hala güzel ve mümkünse denizli, göllü, göletli manzarası olan mesire veya piknik alanı var mıdır?

internetten bakındım ama o yerleri güncel halleriyle görmedim.

nereyi önerirsiniz?
0
m e b
(25.08.25)
Belgrad ormanı. Göletli bölümü vardı
0
kisa
(25.08.25)
İncir Boğazı'nı beğeniyorum ben.
0
auroraaurora
(25.08.25)
pazar günü ana baba günü gibi olur ama sabah erken giderseniz nispeten sakin olur belki. nakkaştepe millet bahçesi
0
inheritance
(25.08.25)
Aydos ormanında piknik alanı varmış gitmedim ama
0
mor oje
(25.08.25)
Yukarıda Taşdelen mesire alanı, aşağıda ise Fenerbahçe Parkı.
0
va
(25.08.25)
Bozhane barajına bir bakın isterseniz, çok bilinmeyen, dolayısıyla çok kalabalık olmayan bir yer. Şile İncekum Macerapark'ın karşısında bir mesire alanı var, adını hatırlayamadım, haritalarda da işaretlenmemiş ilginç şekilde, çok iyi deniz manzarası var.
0
(26.08.25)
(3)

2015 model arabaya araç içi multimedya ama hangisi?

m e b
selamlar.2015 model megane 3 hatchback touch plus paketli sürümünü aldık dün.aracın park sensörleri var ama araç içi ekranlı multimedya sistemi ve geri görüş kamerası yok. ben de hem acemiyim ve park yaparken filan sorun olsun istemiyorum hem de yolculuk yaptığımda navigasyon kolaylığı vs olsun isti
selamlar.

2015 model megane 3 hatchback touch plus paketli sürümünü aldık dün.

aracın park sensörleri var ama araç içi ekranlı multimedya sistemi ve geri görüş kamerası yok. ben de hem acemiyim ve park yaparken filan sorun olsun istemiyorum hem de yolculuk yaptığımda navigasyon kolaylığı vs olsun istiyorum.

aracın içi aynen böyle: prnt.sc

şimdi yaptığım araştırmaya göre iki çeşit araç içi multimedya sitemi oluyormuş:
1. bildiğin tak-çalıştır tabletli ekran. aracın çakmaklığına fiş gibi takılıyor ama kablolar çirkin görüntü oluşturuyor ama daha ucuz görünüyor. (ana radyo hala işlevinde oluyormuş galiba)

2. üst göstergenin oraya sabit monte edilen ve ana radyoyu devre dışı bırakan sistem. bunlarda kablo mablo yok ve ana radyo soketine bağlanıyor. ama bu daha pahalı ve 7500'den başlıyor.


ne yapayım sizce?
0
m e b
(21.08.25)
carvocal al
0
gercekdunya
(21.08.25)
2

carvocal+1
0
kanatlı kontun müşfik öpücüğü
(21.08.25)
carvocal +1
0
lancelot du lac
(21.08.25)
(5)

Araba konusunda yardımcı olur musunuz?

m e b
Merhaba, iyi pazarlar.Depremden etkilenenler varsa çok geçmiş olsun.Şükürler olsun ki dün otomatik ehliyet sınavından geçtim.Bunu bilerek söylüyorum ki sizden daha isabetli fikirler alabileyim.Şu an birikmişim 250-300 bin arasında ve nasipse ilk aracım olacak, daha önce hiç deneyimim de yok. Önümde
Merhaba, iyi pazarlar.
Depremden etkilenenler varsa çok geçmiş olsun.

Şükürler olsun ki dün otomatik ehliyet sınavından geçtim.
Bunu bilerek söylüyorum ki sizden daha isabetli fikirler alabileyim.

Şu an birikmişim 250-300 bin arasında ve nasipse ilk aracım olacak, daha önce hiç deneyimim de yok. Önümde iki seçenek var:

A. 15-20 yaş aralığında ve maalesef yüksek km'li araç almak ve daha düşük kredi çekmek.
B. En fazla 10 yaşında ve mümkün mertebede düşük km'li araç almak ve biraz daha fazla kredi çekmek.
C. "İkisi de değil, ben olsam şöyle bir yol izlerdim"
0
m e b
(10.08.25)
B.
Ama burada b'nin sizi ne kadar etkileyecegini bilmiyoruz ekonomik olarak da 20 sene baya uzun zaman yani düzgün araba bulmak zorlu o noktada. Buna ek bir de otomatik arıyorsunuz.
0
logisticsmanager
(10.08.25)
Otomatik alınacaksa eğer 700 bin tl üstüne çıkılamıyorsa uzak doğu araçlarına yönelmek lazım. B seçeneği mantıklı ama ötv indirimi muabbetine 2. El piyasası hareketlendi. Benzinli otomatik hyundai i10, nissan micra. Toyota yaris alınabilinir.
0
mikahakkinen
(10.08.25)
B

B sınıfı, turbosuz ve japon grubundan olursa seni üzmez. yaklaşık 700-800K ayırman gerekebilir.
0
orpheus
(11.08.25)
iyi bir gelirin yoksa borçla araç alma, ayrica aracin masrafi olacak..
0
designer
(11.08.25)
otomatik dedin ve A şıkkı elendi. O zaman B.
0
nhk ni youkosu
(11.08.25)
(5)

tüketici hakem heyetine başvuru ama nasıl? paramı nasıl geri alırım?

m e b
merhaba. gün geçmiyor ki iyilik yapma adı altında kendimi aptalca duruma sokmayayım.esenyurt'ta bir akraba ziyareti yaparken yolda bir öğrenci "abi güzellik bakım merkezine elimdeki kağıtla gidersek prim alacağım, sadece bilgi almak istediğini söylemen yeterli" dedi. ben de kıramadım, güzellik merke
merhaba. gün geçmiyor ki iyilik yapma adı altında kendimi aptalca duruma sokmayayım.

esenyurt'ta bir akraba ziyareti yaparken yolda bir öğrenci "abi güzellik bakım merkezine elimdeki kağıtla gidersek prim alacağım, sadece bilgi almak istediğini söylemen yeterli" dedi. ben de kıramadım, güzellik merkezine geçtik. kadın alladı, pulladı ve biraz da hassas noktalarımdan yakaladı (yüzüm ne kadar da lekeliymiş, delik deşikmiş, sivilce ve güneş lekeleri gırlaymış, erkenden çökmüşüm vs vs). sonra ben de tamam dedim. para transferi yaptım. tabii, bir yandan da daha o an pişman oldum "ben sancaktepe/ataşehir tarafından esenyurt'a ayda bir neden böyle bir saçmalık için geleyim ki?" diye. neyse vazgeçmek istedim. ama elimdeki veriler şunlar:

1. havale yaptığım kişi dümdüz isim-soyisim.
2. havale yaparken ıban'a atacakken kadın telefonu elimden aldı "canım ezbere biliyorum ıban'ı hızlıca atayım" dedi ve açıklama kısmına bir şey yazmama müsaade kalmadan parayı gönderdi.
3. elimdeki sözleşmemsi ve makbuzumsu evrakta hiçbir resmi/ticari unvan ve vergi numarası yok. yalnızca tabela isimleri ve benim isim-soyisim-tc kimlik no yazıyor.
4. sözleşmede "48 saat içinde iptal edilebilir. kampanyalı hizmetler iptal edilemez" yazıyor. ben sözleşme iptalini istedim whatsapp hatları üzerinden ama yapamayız dediler.

şimdi bu verilerle ben bu 4000 tl'yi nasıl iade alabilirim? avukat arkadaşım sürecin zor olduğunu ve astarının yüzünden pahalı olacağını söyledi. ama ben yine de fatura kesmedikleri ve vergi kaçırdıklarını, google yorumlarındaki şikayetlerde benzer hikayeler olduğunu, iade hakkımı kullandırtmadıklarını söyleyerek tüketici hakem heyetine başvurmayı planlıyorum.

ama online başvuruda firmanın unvanını şart koşuyor. bu durumda ne yapabilirim? paramı geri almak ve vergi kaçırdıklarını da ihbar etmek ya da en azından paramı alamasam bile vergi kaçırdıklarını ihbar etmek isterim.
0
m e b
(29.07.25)
Bence geri alamazsin. 4000 TL icin de hukuki surec yurutmeye degmez.

Bundan sonra gozu acik olmaya calisin. Bu ulkedeki insanlar artik birbirini kaziklamak icin yer ariyor adeta. Kimseye acimayin.
0
nuevo
(29.07.25)
Parayı geri almak için aklıma bir şey gelmedi.

Buraya yazdiginizi cimere yazın hic olmazsa rahatsız edecek bir işlem yaparlar belki.
0
encokbenisevinnolur
(29.07.25)
Amacın öğrenciye iyilik yapmaktı değil mi ? Birde iş yeri sahibine iyilik yapıp 4 bin yatırmışsın işte. Sadakam olsun de geç. parayı alamazsın, ayrıca mekan Esenyurt 4 bin tl için dalak böbrekten olma.
0
ebeş
(29.07.25)
geçmiş olsun.

sancaktepe'den esenyurta gitmek zor geliyorsa ve devrediliyorsa ben giderim yerine. ama 4 bin tl vermem, yemek ısmarlarım. :D
0
emfuzi
(29.07.25)
@emfuzi: valla boşa gitmesindense sen git diyeceğim ama devredilemiyor yazmışlar bir de.
0
🌸m e b
(30.07.25)
(6)

Otomatik ehliyetten kaldınız mı hiç?

m e b
Selam. Ya öğleden beri moralim aşırı bozuk, kendimi salak gibi hissediyorum biraz. Çalıştığım için direksiyon derslerine sadece hafta sonları eğitmen bulunabildiği zaman gidebildim. En sonki dersimin üstünden de iki-üç hafta geçti. Hafta sonları ekseriyetle sınav olduğu için de paralel parkı sadece
Selam.

Ya öğleden beri moralim aşırı bozuk, kendimi salak gibi hissediyorum biraz.
Çalıştığım için direksiyon derslerine sadece hafta sonları eğitmen bulunabildiği zaman gidebildim.
En sonki dersimin üstünden de iki-üç hafta geçti. Hafta sonları ekseriyetle sınav olduğu için de paralel parkı sadece üç kez deneyebilmiştim. Korktuğum başıma geldi ve bugün sınavda paralel parkta kaldım.
Sınavda hiçbir yere çarpmadım, park alanındaydım ama arkaya vuracağım korkusuyla “Park bitti hocam” dedim ve kaldım :(

Siz de otomatik olmasına rağmen kaldınız mı sınavdan? :(
0
m e b
(26.07.25)
otomatik olmasının park etmede bir avantajı yok ki. soruyu mu yanlış anladım?
biraz pratikle çözersiniz sorun değil.
0
lazpalle
(26.07.25)
Otomatik ile park etmenin hiçbir alakası yok +1

Ben de paralel parkta kaldım bir kere. Hoca bana nasıl yaptığımı söylemişti, işte kelebek camı dubaya getir, şuraya kadar geri gel vs. Sınav günü karıştırdım ve kaldırıma çarptım. Öyle kaldım.

Ama otomatik ile alakası yok. Kaldıki paralel parkı tek seferde kimse geçemez/yapamaz da o taktikleri söylemeseler. Manevra yapmak gerekiyor her türlü. Saçma bi aşama paralel park bence. Belli bir süre içinde park et deseler anlarım mesela..
0
substituent
(26.07.25)
Kaldım. İkincide geçtim. Takma kafaya. Halledersin.
0
glamdr1ng
(26.07.25)
Hayır kalmadık manueli tekte geçtim.
Ama park ederken manuel araç daha avantajlı, bunu düşünüp teselli olabilirsin.
0
kaptan maydanoz
(26.07.25)
Paralel park ehliyetini alıp normal sürmeye başlayınca da ancak pratikle oturan, defalarca denedikten sonra sorunsuz yapılan bir şey. Can sıkmaya gerek yok, bir dahakine olur inşallah.
0
dre mithatoğlu
(27.07.25)
Manuelden az kalsın kalıyordum.

Gerizekalı araba geri vitese geçmedi. Dedim ki gözetmenlere 'kapatıp aracı boşa alıyorum bırakmayın, tekrar geriye takacağım.'

Kafayı yicem. Gözetmenler yanımda. Marş almıyor araç bu kez de. Yanımdaki eğitmene döndüm dedim ki: bırakacaksanız bırakın ama kafayı yiyeceğim, öğreneyim niye çalışmıyor. Şans işte. Anahtarı taktık çıkardık. O geriye takmaya çalıştı o da başaramadı ahaha.

1-2 dk bekledik, anahtarı çıkarıp. Emniyet kemerini çıkardı. zorladı, güç bela geçti araç dişlisi.

Sonra geri parkı yaptım.
Dedim ki 1 dk ben boşa atıp geriye takayım, hani yapıyorum. Bakın bunlardan ötürü bırakmayın, bende sorun yok çünkü.

Tekrar 2. Kez boşa alıp, geriye taktım. Yine bir park :d

Anasını satayım beni bulur bu tür şeyler.

Beni tam sınırda geçirmişler bunca şeye rağmen. 70'ti sınır 70 aldım.

Ya sanki bende sorun amk.

Yıllar sonra bayır yukarı kaldıramadım aracı ben, el freni ile kalkışı asla öğretmemişlerdi. Yokuş kalkış desteğinin önemi büyüktür o sebeple.

Neyse kıssadan hisse: antrenman yapın, geçersiniz merak etmeyin yani. Bazıları çok kıl oluyor, can sıkmayın.

Kimim: on yıldan uzun süredir binlerce km yol yapmış biriyim, kırmızı ışık cezam yok. Araba, motosiklet kullanıyorum. demem o ki bu dünyada tırrekler bile tofaşla yanlıyorsa siz hayli hayli yaparsınız. Sadece daha çok çalışın
0
baldan kaymak
(27.07.25)
(18)

size her şeyin doğalını isteme hakkınızın olduğunu düşündüren nedir?

m e b
selamlar.soru biraz yargılayıcı gibi olmuş ama cidden merak ettiğim konulardan biri.mesela ülkemizde tarım-hayvancılık bitti, hiç doğal bir şey kalmadı diye serzenişlerde bulunuyoruz vs vs. örneğin ne kadar teşvik verilirse verilsin ben hayvancılık-tarımcılıkla uğraşmak istemem, istanbul'dan ayrılıp
selamlar.

soru biraz yargılayıcı gibi olmuş ama cidden merak ettiğim konulardan biri.

mesela ülkemizde tarım-hayvancılık bitti, hiç doğal bir şey kalmadı diye serzenişlerde bulunuyoruz vs vs. örneğin ne kadar teşvik verilirse verilsin ben hayvancılık-tarımcılıkla uğraşmak istemem, istanbul'dan ayrılıp mevsimsel koşulları gözeterek profesyonel/konvansiyonel üretime geçmek istemem. sanıyorum ki çoğu kişi de mevcut işindeki rahatlığından feragat edip de bu tür işlere girmez. girmek istese zaten bu konuyu konuşmazdık.

kısacası, üretmeye gönüllü olmayıp aynı zamanda mevsimi dışında ürünler tüketmek ve bu ürünlerin hem sürekli hem de doğal olmasını istemek, bu üretimi de başkaları yapsın istemek hakkımız mıdır size göre?
0
m e b
(09.07.25)
Yani yasamak icin birseyler yememiz lazim. :) "mesela ülkemizde tarım-hayvancılık bitti" neye gore bitti, daha az mi uretiyoruz?

Gunumuz sartlarinda hem az para verip, hem cok dogal olsun demeye hakkimiz var desek de piyasa gercekleri cok farkli. Sonucta belirttiginiz gibi kimse bu isleri yapmak istemiyor, tarim-hayvancilikla ugrasana kiz bile vermek istemiyorlar. Ulkemizde bu isler rezillik olarak goruluyor, biraz da oyle zaten. Neyse gunun sonunda parasi olan en iyisini aliyor, fakirler de ne bulursa onu aliyor. Onlarin dogal arayisi falan yok zaten uygun fiyatli bulup aliyorlar.
0
mbond
(09.07.25)
ayni mantikla demokratik bir ulkede yasama hakkimizda yok.
bir cogumuz bir stk, sendika, parti uyesi degiliz, aktif bir mucadele vermiyoruz o zaman boyle bir hakkimiz da olmamali.

tarim konusunda ne kadar yazsak eksik kalir, sadece konuya yaklasim konusunda bir ornek vermek istedim.
0
bay b
(09.07.25)
ailem çiftçi ben de üzüm bağlarının arasında büyüdüm, ünide iken bile yazları yardıma giderdim. çok da severim. ancak üretici - çok büyük ölçekliler dışında- gerçekten zor durumda. insanca yaşamaya yeteceğini bilsem zaten çok ciddi bir meslek alternatifi olurdu benim için.

hak meselesi değil bence bu arada, serbest piyasa ekonomisinde arz/talep dengesine bakar. talep varsa birileri her zaman üretir. ancak doğal/organik tarafına gelirsek kocca bir aldatmaca. belli başlı değerler var gıda kodeksinin belirlediği organik/doğal etiketiyle satışa sunulabilmesi için; arkası çok aranmıyor.

zaten ata tohum da artık neredeyse yok olduğu için monsantonun (vb. büyük tohum firmaları) ıslah ettiği tohumlar kullanılıyor çoğunlukla. bu tohumları da yetiştirme standartları var. belirlenmiş ölçüde ilaç kullanmadan, bu tohumları kullanmadan günümüzde insanın gıda ihtiyacını gidermek gerçek dışı. biraz distopik ama ne yazık ki bilgim dahilinde durum aşağı yukarı bu şekilde.

organik/doğal ürün yetiştirilmesi gerçekten çok zor süreç ve üründen alınan verim de çok düşük. bu yüzden de haliyle fiyatlar fazlasıyla fahiş.
0
lüzumsuz adam
(09.07.25)
İnsanların çiftçi olmamasının nedeni getirisiyle götürüsünün birbirini tutmaması. Onca riske ve fiziksel emeğe istinaden asgari ücrete yakın bir para kazanacak adam bunu gidip başka bir işle çok daha kolay bir şekilde yapabiliyorsa tabi ki çiftçilikle uğraşmaz. Kaldı ki çözümün çiftçi nüfusunu arttırmakla ne kadar alakası olduğu da tartışılır, zira endüstriyel tarım artık yüksek teknolojinin, bir sürü bilimsel ekim tekniğinin, gübrenin, katkı maddesinin vb. kullanıldığı sermaye yoğun bir alan. Örneğin Hollanda bunu yaparken siz gidip klasik yöntemlerle bunlarla zaten rekabet edemezsiniz.

Doğallık konusu da biraz bununla alakalı: "Doğal" diye bir şey yok; milyonlarca insana yetecek gıdayı üretmek için ona göre geliştirilmiş tohum, gübre, katkı maddesi, ilaç vb. lazım. İnsanlar çiftçiler can sıkıntısından ya da parayı bol bulduklarından bunlara tınla para gömüyor sanıyor herhalde... Sorun bunların kullanılmasından öte çoğunlukla yanlış kullanılması, ortada doğru dürüst devlet denetimi olmayınca da zehir tüketiliyor.

Diğer yandan "Gidip X olmak istemiyorsan daha iyisini talep etme hakkın yok" anlamsız bir mantık. Daha iyi futbol izlemek istiyorsak futbol kulübü başkanı, restoranda daha iyi yemek yemek istiyorsak ahçı, daha kaliteli tişört giymek istiyorsak konfeksiyoncu mu olacağı bu mantıkla? Koca bir sektör, onun nasıl denetlenip nasıl yönetileceği devletin işi, daha iyi/doğal vb. gıda tüketmek isteyen bireylerin değil.
0
salihdt
(09.07.25)
tarımı gönüllülük işine düşürenler utanmalı ya. senin istanbuldan(neresinden çok merak ettim) feragat etmene gerek yok ki tarıma dönüş olsa bir anda sudan cıkmıs balık gibi olmaz adım adım ilerlemeli, teşviki çok olmalı, yapanlar övmeli(beyaz yakaya geçiş dönemi gibi) vs. insanlara yeterli maddi imkan sağlanırsa terk etmeyecekleri şehir de yok. bireysel bakarak zaten hataya düşüyorsunuz. sosyal hayatın anlamı bu.
0
ala09
(09.07.25)
Yukarıdakilere katılıyorum, bir toplumda yaşıyoruz ve iş bölümü yapıyoruz. Bu mantıkla hastalanınca doktora da gitmeye de hakkınız olmuyor mesela.
0
peki madem
(09.07.25)
Meyve sebze uretmesek de biz de sonucta birsey uretiyoruz.
Birseyi istemek icin illa o seyi uretiyor olmak mi gerekiyor?
0
nuevo
(09.07.25)
Sizin mantığıniza göre mesela belli bir süre işsiz kalan birinin o süre zarfında hiçbir toplumsal haktan faydalanamamasi gerekir çünkü üretmiyor hakkı yok. Ya da emekli vs olanların, ya da geçmişte 40 yaşında falan emekli olanların da.

Ha demek istediğiniz "hem herkes şikayet ediyor hem kimse elini taşın altına koymuyor" ise katiliyorum buna.
0
encokbenisevinnolur
(09.07.25)
galiba tam izah edemedim, onu görüyorum.

benim vurgulamak istediğim şey ideal ve sosyal yaşamın gerekliliği üzerinden meslek ayrımına gitmek değildi ki... daha çok kişisel anlamda kişinin kendine sorabileceği "ulan bu işi ben de yapmam. yapmayanlar da olabilir ve yapanların azlığı sebebiyle talep ettiğim şeylerde kalitesizlik/yetersizlik/memnuniyetsizlik olabilir. ben bu işlerle ilgilenmeyeceksem neden başkalarından bu işle ilgilenmesini istiyorum?" gibi bir eleştirel soruydu.
0
🌸m e b
(09.07.25)
Olaya çok yanlış bakıyorsunuz. Herkes, dilediğini ister. Bunda bir sorun yok.

Bunları yemek için bir takım kişilerin, bu işlerde çalışması ve bu kişilerin gönlünü yapmak lazım diyorsanız, bunda haklısınız. Ancak bunu sade vatandaş yapamaz. Devlet denen organizmanın bunu yapması lazım. Ne kadar, hangi cins domates, nerede yetişecek, ne kadarı salça olacak? Ne kadarı ihracata gidecek? Hangi cins ilaçlar ve ne kadar kullanılacak? vs. vs. Hepsinin planlanması ve regülasyonların koyulması lazım.

Biz de artık devlet = tek kişi olduğu için, her şeye yetişemiyor.


.
0
kartallar yuksek ucar
(09.07.25)
kendin yapmayı istemediğin için sanki kimse yapmak istemiyormuş gibi düşünebilecek kadar özgüveni nereden buluyorsunuz merak ediyorum.

seralar bulunalı çok oldu ve belki inanmazsınız ama buradan üretilen ürünler satılarak karşılığında para kazanılabiliyor ve bence bu üretim için yeterince teşvik edici.

ayrıca şahsen her şeyin doğalını istemeyi bırakalı çok oldu, hileli olmasın derdine düştük bilginize.
0
duyuruuser
(09.07.25)
Hakkımızdır.
Burada yanlış yönetim politikalarının sonucu biz bu sağlıksız gıdalara maruz kalıyoruz.
Mesela Cargill istedi diye cumhurbaşkanı paketli gıdalardaki glukoz oranını değiştirdi.
Ya da mesela aynı mantıkla rusyanın kabul etmediği domatesi biz yiyorsak rusya da ithal etmesine ve üretmemesine rağmen vatandaşını gözetip bunu almıyorsa bizdeki bakan da "pestisit oranını vatandaşın bilmesine gerek yok" diyorsa sülalelerine sövsem yine hakkımdır diyorum.
0
Kediyi üzdün
(09.07.25)
@duyuruuser: çünkü tarım ülkesi olmamamızdan? çünkü tarımın gsyih'deki payının düşüklüğünden? çünkü tarımda dışa bağlı oluşumuzdan? çünkü köy-kırsal yaşamdan şehirlere göç edişinden? çünkü tarım kültürünün ülkemizde hala oturmamasından?
0
🌸m e b
(09.07.25)
normal olan doğal olması değil mi? yani anormal bir durumu istemiyoruz ki? zaten olması gerekeni istiyoruz? ne bileyim, kafam kadar domates olsun demiyoruz mesela, domates temiz bir toprakta yetişsin istiyoruz, çöplerin atıldığı, plastik parçalarının gömüldüğü bir toprakta değil, sunni gübre yerine kompost ile yetişsin diyoruz, tarım zehiri kullanılmasın, kullanılması elzem ise, kullanan kişiler eğitilsin, 15 gün ömrü olan zehiri attıktan sonra 7 nci günde toplanıp insanlara satılmasın, abi az daha koy etkili olsun kafası ile kullanılmasın, dönüm/kök başı şu kadar su için bu kadar ml ise o kadar kullanılsın istiyoruz.

gdo'lu gıdalar da bir sorun, sadece daha yuvarlak ve daha parlak görünüyor, tüketici bunu tercih ediyor diye genetiği ile oynanmış ve uzun süreli etkilerini bilmediğimiz ürünleri istemiyoruz. bu bir tercih olabilir, iki ürünü yan yana koyarsın kim neyi tercih edecekse eder. öyle bir tercih hakkı sunulmuyor.

sen belki çalıştığın konum/kurum açısından rahatsındır, tarım/hayvancılık ile uğraşmak istemezsin, başkasına zul gelir, senin hayatını yaşamak istemez. zul gelenler de ayrılıp çiftlik falan uğraşıyor bir şeyler zaten.

üreticinin yozlaşmasını istemiyoruz, üreticinin çakallık yapmasını istemiyoruz, elbette yapanlar çıkacaktır, milyonlarca insan var sonuçta, onlarında denetlemeye takılmasını istiyoruz.

doğalı derken, olması gerekeni istemek normal. sahte bal, sahte margarin, sahte yağ, sahte ürün/hizmet istemek garip.
0
selam
(09.07.25)
valla bana kalırsa sadece var oluşum her şeyin en iyisini hak etmem için yeterli, çok megalomanca gelecek ama değil. ben isterim, istemeye devam edeceğim ister hükümetlerden, ister yerel yönetimlerden, ister evrenden, ister tanrıdan önüme kim gelirse. her şeyin en güzelini en doğalını istiyorum.

hee dersen ki kardeş peki isterken yaptığın bi şeyler var mı? var. mesela etiket okurum, üreticilerden daha az katkı maddesi kullananınkini satın alırım. hem kendi sağlığım için hem de çöp içerikli ürün üreten insanlara param gitmesin diye, bütçem yettiğince bazı ürünleri organik alırım mesela sirkeyi.

ya da daha iyi yaşam koşullarına sahip olmak için civarımda gördüğüm olumsuzlukları dile getirir, yerel yönetimlere dilekçe ile şikayet ederim. üretim yapmayı da çok isterdim, çeşitli araştırmalarım ve denemelerim oldu aronya berry yetiştirmek istedim mesela ama vakitsizlikten kaldı ama 2 tane aronya berry ağacım var, 3 yıl önce dikildi bu sezon meyve alırım diye umuyorum.

sorunuza cevap, ben kendime hak görüyorum her şeyin iyisini doğalını istemeyi
0
ofelia
(09.07.25)
Devlet bunun için var, vergiyi bunun için veriyoruz.

Dünyanın tarımsal ihracatı en yüksek olan ülkelerinde organik tarım alanındali iş gücü katılım oranını diğer alanlarla karşılaştırarak söylediğin denklemin yanlış olduğunu görebilirsin.
0
Bruce
(09.07.25)
e tabi hakkimiz her kompleks ekonomide oldugu gibi. uretmek dedigin seyi calisan herkes yapiyor ipsiz sapsiz gezmiyorsa. biri excel'de spreadsheet uretir biri tarlada domates.

ben istedigim urunu almak icin onu uretmek zorunda degilim. insan talep eder, arz varsa alir. arz yoksa talebi goren arz edip para kazanir. bundan daha dogal olan nedir anlamadim? bunu organik tarima degil her seye uyarlayabiliriz.
0
antikadimag
(09.07.25)
@m e b

Ben müzisyenim, anamın karnından itibaren üniversite bitene kadar Klasik Türk Müziği eğitimi aldım, şu anda da devlette Klasik Türk Müziği yapmakla görevliyim.

Sana soruyorum, bu milletin bir geçmişi, bir tarihi, çeşitli alanlarda oluşturduğu mirasları var. Biri de müzik mirası. Halkın çoğu dinlemiyor diye Klasik Türk Müziği yok olmalı mı sence? Peki sen yapabilir misin Klasik Türk Müziği? Yapmalı mısın? Her Klasik Türk Müziği dinlemek isteyen bunu yapmalı mı?

Hayır.

Ama yapamasa da dinlemeyi seviyorsa yahut sevmese bile kendi halkının tarihine ve mirasına saygısı varsa, bunların devamlılığı için, yeni nesillere aktarımı için uygun bir şeyler yapabilir değil mi? Daha doğrusu yapmalıdır.

Ne yapmalı mesela, Klasik Türk Müziği ne demek onu bi kafasında netleştirmeli mesela. Çocuğu veya yeğeni veya öğrencisi veya biri sorsa verecek doğru bir cevabı olmalı. Ayrıca belli başlı eserlere âşinâ olmalı, tavsiye edebilmeli. Müziği sanat halinde dinlerken eğlenceye meze etmemesi gerektiğini, bir âdâbının olduğunu bilmeli ve çevresine öğretebilmeli. Konser dinleme âdâbını bilmeli, müzisyenlere duyduğu saygıyı ve sevgiyi onlara kıyafetiyle, dakikliğiyle, dinlerkenki sessizliğiyle, rica edildiğinde alkışlamayışıyla... gösterebilmeli.

Bak, Klasik Türk Müziği yapmadığı halde destek oldu, varlığını sürdürmesine yardım etti, saygıyı devam ettirdi.

Yani sorunun cevabı, bir şeyin olmasını istemenin yeter sebebi her zaman onu yapmak değildir. Onun varlığına saygı göstermek de yeter sebeptir. Ben bir müzisyen olarak mali müşavirlik yapamam mesela, ama onun "şunu yapın şunu yapmayın" demesine kulak verir, sorum varsa sorup öğrenir, hatta mantığını anlamaya çalışır ve gerekeni yaparsam bir mali müşavirlik destekçisi olurum. Bu da hem o mesleği ve işi devam ettirir hem beni destekler.
0
muhayyer divan
(09.07.25)
(15)

ilk 6 ayda kaç kitap okudunuz ve en sevdiğiniz hangisi oldu?

m e b
selamlar.2025 yılı için kendime okuma listesi yapmıştım ve onu bitirdim.yeni listeme fikir olması açısından sizlerden gelecek cevaplardan da faydalanmak için bu soruyu soruyorum.1. bu sene içinde şu ana kadar kaç kitap okudunuz?2. içlerinden en sevdiğiniz bir ya da iki tanesini yazabilir misiniz?ben
selamlar.

2025 yılı için kendime okuma listesi yapmıştım ve onu bitirdim.
yeni listeme fikir olması açısından sizlerden gelecek cevaplardan da faydalanmak için bu soruyu soruyorum.

1. bu sene içinde şu ana kadar kaç kitap okudunuz?
2. içlerinden en sevdiğiniz bir ya da iki tanesini yazabilir misiniz?

ben 2025 yılı içinde şu ana kadar 123 kitap okudum. en beğendiklerim uzunharmanlar'da bir davetsiz misafir ve pir-i lezzet olabilir (aslında daha fazla ama bu ikisini seçiyorum.)

not: akademik, kişisel gelişim, belli bir alana yönelik eserler okuyanlar ikinci soruyu es geçebilirler.
0
m e b
(01.07.25)
6 tane okumuşum

viran dağlar-necati cumalı çok beğenmiştim.
0
biravekahve
(01.07.25)
6 tane okudum. hepsi birbirinden güzeldi seçemiyorum hangisi olacağını.

herhalde oyumu gene de nar ağacından kullanacağım ya. torpil geçeyim ırkdaşıma.

nazan bekiroğlu - nar ağacı diyorum.
0
drako
(01.07.25)
6 ayda 123 kitap nasıl okudun ya??? :O

Haftada 2 kitap okusan ayda 8 kitap ve 6 ayda da 48 kitap eder.

Ben 6 ayda taş çatlasın 50 kitap falan okuyabilirim ancak.

Bir kitabı tam sindirmeden yenisine nasıl geçtin?
0
anaphylacticshock
(01.07.25)
@anaphylacticshock:

hedefimi koyduğum an sosyal medya hesaplarımı dondurdum, sadece ama sadece kitaplara odaklandım. aslında matematiksel istatistiği aşağıda eklediğim bağlantıdan görebilirsin.

ben de anlamadan okuma taraftarı değilim :)

prnt.sc
0
🌸m e b
(01.07.25)
1. yaprak dökümü / resat nuri güntekin

:( okumaya geri dönüyorum. cok saldim 2-3 yildir falan.
0
sonsuz
(01.07.25)
26.
asiye nasıl kurtulur?
0
black holes in the sky
(01.07.25)
25 kitap okumuşum
Şükran Yiğit - Burası Radyo Şarampol en sevdiğim oldu şimdilik
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(01.07.25)
9 tane okudum. En beğendiğim Isaac Asimov - işte tanrılar
0
FreSh
(01.07.25)
1. en az 14 tane okudum, hatırlamaya çalıştıkça artıyor.

2. aziz nesinin zübük kitabı beklentilerimin ötesinde çıktı, ayrıca mihail bulgakov'un genç bir doktorun notlarını çok beğendim.
0
yemrem
(01.07.25)
0.5 kitap okudum, bir tane kitaba basladim yarisina geldim biraktim, herzamanki gibi baydi.

ogrencilik zamanlarimda cok okurdum, bir faydasini gormedim pek.

overrated bir aktivite.
0
cooperr
(01.07.25)
1. 4 ya 4. burada neler yaşanıyor? Benden fazla okuyan herkese yazıklar olsun diyorum. 123 sayısını zaten görmezden geliyorum :(

2. Raymond Chandler - Büyük Uyku
0
don baba donelim
(01.07.25)
3 kitap okudum, harari'nin nexus eserini beğendim.
0
adivar
(01.07.25)
kitap okumuyorum, eksikliğini hissetmiyorum.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(01.07.25)
Saymadım ama 30 civarı olması lazım.

Paul Auster'in tüm külliyatını okudum. Bu adam niye her kitabında aynı hikayeyi anlatıyor düşüncesiyle ne kadar büyük bir yazar olduğunu keşfetme duygusu arasında gidip gelmek güzel bir deneyimdi.

Kayıp Zamanın İzinde'yi 22 yıl sonunda bitirdim.

Roza Hakmen'in Don Quixote çevirisinin tadı damağımda kaldı.

Barış Bıçakçı'ya ısınamadım.

İlyada ve Odysseia'yı nihayet okudum. Ne çok referans yapılıyormuş, yeni yeni fark ediyorum.

İlk aklıma gelenler bunlar oldu.
0
auroraaurora
(02.07.25)
(23)

Duyuru’yu eskisi gibi verimli buluyor musunuz?

m e b
Selamlar. Herhalde burayı aktif olarak 10 senedir kullanıyorum ama son dönemde hiç bu kadar okuduğunu anlamama ya da duyurunun tamamını okumadan cevap verme oranının bu kadar can sıktığını hatırlamıyorum. Kullanıcıların birçoğu sadece soru başlığına bakıp cevap veriyor. Sorudaki “Fotoğraf filtre uyg
Selamlar.

Herhalde burayı aktif olarak 10 senedir kullanıyorum ama son dönemde hiç bu kadar okuduğunu anlamama ya da duyurunun tamamını okumadan cevap verme oranının bu kadar can sıktığını hatırlamıyorum.

Kullanıcıların birçoğu sadece soru başlığına bakıp cevap veriyor. Sorudaki “Fotoğraf filtre uygulaması olarak ne önerirsiniz?” kısmını okuyor, sorunun içeriğindeki “Lightroom ve Snapseed’i kullanıp hiç sevmedim, bunları hariç tutarak başka ne öneririsiniz?” kısmını okumuyor ve cevaba “Lightroom”, “Snapseed” yazıyor.

Kullanıcı kalkmış, hassasiyeti olan bir şeyi soruyor. Derdi yorum almak değil, sorusuna net cevap almak.
Ama cevapların çoğu “Kanka ne önemsiyorsun yea” tadında. Halbuki cevap sadece “Evet”, “Hayır” ile netliğinde olmalı normalde.

Bir diğer nokta da şu. Cevabı tamamen öznel bakış açısına göre değişebilecek, yorum gerektiren soru soruyor adam. Cevap veriyorsun, soru sahibi adam ergen ergen tepki mesajı atıyor.

Hani, “Buralar çok bozdu” demeyeceğim ama gözlemim bu yönde. Bende mi algıda seçicilik oldu, bilmiyorum tabii. Sadece sizde durumlar nasıl diye merak ettim.
0
m e b
(06.04.25)
Burası artık kibir ve egodan geçilmiyor. Birbirlerine laf sokmak için pusuda bekleyen nickler var. İsimlerini yazmayacağım.

Burası miadını doldurmuş
0
respect
(06.04.25)
Bence verimli değil. Duyuru tipi platformlar yeni nesli çekmiyor pek. Buranınn yaş ortalaması yüksek ve cevaplar bu açıdan biraz tutucu oluyor. Z kuşağı boş gibi olsa da enerjilerini seviyorum ben.
0
runaway
(06.04.25)
asla, eskiden her soruya iyi kötü cevap gelirdi, şimdi çoğu duyurumu siliyorum bekleyip cevap yok diye.
bence ise @runaway fikrinin aksine yaşlar çok küçük, olgun insan yok.
0
kurcalamabozarsin
(06.04.25)
Ben verimli buluyorum.
Sorulan sorulardan da, verilen cevaplardan da çok şey öğrendim. Kendime çok şey kattım.
Sorduğum soruların hepsine de doyurucu cevaplar aldım.
Memnunum yani.
Arada bazı cevaplarda küfür, ağır argo sözler kullanılıyor olmasını irite edici buluyorum. Onun dışında sorunum yok.
0
Mirket
(06.04.25)
ben pek verimli bulmuyorum ama bunun duyuruyla pek alakası yok, sırf cevap vermek için boş beleş cevap veren insanların sayısı artmış. öteyandan ne sözlük 10 sene önceki gibi ne de başka bir yer. genç neslin aramıza katılmasıyla kalite haliyle düşüyor.
0
Fodera
(06.04.25)
Ben format olarak seviyorum ama hiç geliştirilmediği için işlevsiz buluyorum.
Çok sık takip ettiğim bir yer olmadı ama bi dönem gruplaşmaların döndüğünü okumuştum.
Her yerde olduğu gibi iyi insanlar da var kötü insanlar da.
0
aydogank
(06.04.25)
onceden akiyordu, komikti simdi sidik yaristirma yeri gibi oldu bence.
ydisi sorusu var atiyorum, cevap en cok ben ydisinda yasadimi kanitlama ustune, yazarin sorusuna cevaptan daha cok.
0
Coma
(06.04.25)
liseden beri buradayım, bi 10-15 yıl yani. her zaman böyleydi hatta eskiden daha çok burada şikayet edilen şeyler olurdu; devamlı bi ifşa falan yapılırdı mesela, boş boş muhabbetler, kendini ispatlamalar falan. şu an daha az bence ama bi nedeni de eskisi gibi aktif kullanıcı sayısının çok olmamasından olabilir.
0
deartheodosia
(06.04.25)
Yukarıdaki gerekçeler yüzünden bir süredir bakmiyordum. 1 aydır falan tekrar buralardayım. Sanki biraz daha iyi gibi geldi bana 1-2 sene öncesine kadar. Herhalde en az 15 yıldır falan buralardayım dır.
0
primetime
(06.04.25)
Buranın mevcut hâlinden şikayet edip gene de günlerini saatlerini burada geçiren loser tipler var ki bence bu daha vahim.

Cevaba gelirsek, verimilik şu an 8% civarında.
0
feastofthedamned
(06.04.25)
Hehee uzun zamandır böyle
En gıcık olan durum da milletin burada soruya cevap vermeden etik dersi vermesi
Ben mesela bir soru sormuştum emniyet şeridinden bir süre gittim arkamda da jandarma vardı ceza gelir mi diye. Bunu yazarken bilmediğim bir şehirde tali yoldan otobana çıkıp emniyet şeridinden çıkmak için fırsat bulamadığımı fark etmeden yaptığımı söylemiştim.
Gelen cevaplar şöyleydi
Beter ol
İnşallah 100 milyar yersin
Ben her gün senin gibilere küfür ediyorum
Falan filan
:)
Ve bu cevapları verenlerin çoğunun ehliyeti yok araba kullanmıyorlar ve benim gibi 30 yıllık ehliyeti olanlara cevap veriyorlar
O yüzden burası da ekşi sözlük gibi verimliligim düştüğü bir yer
0
etna
(06.04.25)
En kıymetli yazarlar moderasyonca eften püften sebeplerle adete kıyıldı, küstürüldü. Moderasyonun derdi neydi anlamadık.
Ekşisözlükte reklamını yapıp buraya taze kan göndrmek lazım.
0
luluki
(06.04.25)
Verimlilik düşük ancak başka neresi var? Yaşı ilerleyen giremiyor. Zaten yeni kuşaklar buralara gelmez.
Açtığın başlığa cevap verilmemesi durumu çok oluyor. Nerede o eski günler muabbeti de gereksiz.
0
mikahakkinen
(06.04.25)
luluki+1 en iyi yazarlar kusturuldu, duyurudan sogutuldu, sacma sapan her sorunun her cevabin silindigi zamanlardan sonra enkaz halinde halen duyuru. Normalde tartisma baslatici icerikten 2 hafta bani yemistin iyi ihtimalle ya da suresiz ban. O derece g.zekali donemleri oldu bu sitenin halen daha gelip yaziyoruz, bize plaket, odul falan verilmesi lazim aslinda.
0
speedy
(06.04.25)
Yazdıklarınıza katılıyorum. Ya cevap yok ya da tersleme var.

@etna +1
@luluk +1
0
gilbeys
(06.04.25)
Sırf ikili kavgalar, kaos, dedikodu ve gruplaşmalardan dolayı çok verimli buluyorum.

bkz. arbre ve ruhen hastayım ben atışmaları

@arbre hepsini okudum sen haksızsın arbre!
0
Shepard
(06.04.25)
Ciddi ve teknik konularda efektif cevaplar geliyor, yardımcı olmaya çalışan zihniyet ve iyi niyet olduğunu düşünüyorum. Yoruma açık göreceli soyut konularda ise, gereksiz bir agresiflik ters yaklasimlar var, kucul savaşları kazanmak zorunda değiliz
0
deepness
(06.04.25)
Sorulan soruların da büyük kısmı cevap verilebilecek nitelikte değil.

Cevap hakkı doğmaması için üzeri kapalı söyleyeceğim ancak durumunu hiç anlatmadan, şartlarından hiç bahsetmeden soru soran bir sürü kullanıcı var ve bu sorular cevaplanamaz durumda.

"Sen olsan ne yaparsın?" sorular var bolca. Sen değilim. Seni tanımıyorum. İçinde olduğun şartları bilmiyorum. Sen de durumu detaylı anlatmıyorsun. Nasıl bir cevap almayı bekliyorsun? Bu tipler de garip gerçekten.

Sağlık, ilaç, tahlil sonucu ve hukuki konularda çok fazla soru var. Soranların da cevaplayanların da kafaları ayrı güzel, başlarına dert açmak için fırsat kolluyorlar adeta.

Ben yaşım itibarıyla yapay zekaları kullanmaya hala tam alışamadım ancak iyi bir arama motoru kullanıcısı olduğumu söyleyebilirim. Yaşı muhtemelen benden çok daha küçük olmasına ve hem arama motoru hem de yapay zeka çağının içine doğan çok kullanıcı var ve bunlardan birine sorup kolayca cevap alabileceği soruları buraya soruyor. Bir şeyin fiyatını buraya soran insan var. Yahu, herhangi bir arama motoruna fiyat 2025 diye yazsan ilk sırada çıkacak zaten.

Ne emmeye ne gömmeye gelenler var. Sorduğu sorunun istediği, hayal ettiği gibi bir cevabı yok. Yok kardeşim, gerçekten yok. Sorun doğru cevabı verende değil, sorun sende. Beklentilerini iyi ayarlayamamış, konuyu iyi değerlendirememişsin. Olmayacak bir şey için olmayacak cevap istiyorsun. Yok öyle bir şey. Bu nedenle gerçekçi cevapların hiçbirini beğenmiyor, hepsine kulp takıyor.

Bir de cevabı beğenmeyenler var. Soru özetle şöyle: A mı B mi? Diyorum ki C çünkü ben de benzer bir yoldan geçtim, hem A'yı hem de B'yi denedim ve ikisinin de derde derman olmadığını gerekçeleriyle ifade ediyorum. Bu sırada mutlaka başka bir hırt gelir ve "Vatandaş A mı B diye sormuş, C diyen andavallar var" tadında bir cevap verir. A mı B mi sorusuna C yazdıysam, sizin daha gitmediğiniz yolu ben döndüğüm içindir canım kardeşim.

Çoğunluk cevap verenlere dair şikayetleri ifade etmiş, ben de soru soranlara dair şikayetleri yazayım istedim.
0
10551037
(06.04.25)
Hayata farklı açıdan bakan duyuru kullanıcısı var. Ancak; kibirli ve ruh hastası insanda çok. Fikrini belirtecek bir yorum yazıyorum adam gelmiş bana laf sokuyor üst perdeden. Anlayamadım dertleri nedir.
0
komando kani var bende
(06.04.25)
yazdıklarının altına imzamı atarım. hiç eskisi gibi değil. kişisel soru sormaktan kaçınıyorum, soracak olursam da genelde sorduğuma pişman oluyorum.

mevzu "verilen cevabı beğenmemek" değil. cidden senin de söylediğin gibi, duyuruyu okumuyorlar çoğunlukla. konudan alakasız cevap veriyorlar. yahut spesifik bir şey soruyorsun, ondan bağımsız değerlendirmede bulunuyorlar vs...

açıkçası eski samimi duyuru ortamı olsa bundan bile şikayetçi olmazdım ben. çünkü o zaman iyi niyetine güvendiğim, abi-abla bildiğim insanlar vardı. onlar mesela konuyla alakasız cevap verse bile "büyüğümdür bi bildiği vardır" diyebiliyordun ki 90'ların başında doğup internetle büyümüş nesil için bunun ne kadar tuhaf bi konsept olduğunu söylememe gerek yok sanırım. yani biz burada soru sorup cevap almanın ötesinde şu veya bu yönünü örnek alabileceğimiz insanlar da görüyoduk eskiden.

ha şimdi yok mu yine var ama çok daha az. eskisi gibi değil. eskiden duyuru'ya girdiğimde 50-60 tane arkadaşımın sürekli takıldığı kahvehaneye girmişim gibi hissederdim. şimdi 3-5 tanıdığın olduğu, diğerlerinin bıçak çekip çekmeyeceğini bilemediğim, sırf alışkanlıktan geldiğim bi ortam benim için.

abi ben burda laf arasında maddi durumum iyi değil dedim diye mesaj atıp destek çıkanlar oldu, zamanında iş için ihtiyaç duyduğum bilgisayarım bozulmuştu da bi abi gel buluşalım deyip bana laptop ödünç vermiş üstüne doğum günüm diye baklava filan ısmarlamıştı. ha ben duyuru'ya zaten "bana para verilsin, baklava ısmarlansın" motivasyonuyla girmedim hiçbi zaman ama bi dönem BU KADAR samimi bi ortamdı, olabiliyordu.

şimdi yarısı zaten troll. kalanın yarısı okuma yazması olmayan boş beleş tipler. 2-3 tane insandan fikir/akıl almak için her şeyi dökmek de takdir edersin ki eskisi kadar hoş gelmiyor kulağa. insanlar burada tanışıp evlenirdi, canı sıkkın olana moral verilirdi, ilişkisi bozuk olan ilişkisini kurtarırdı vs. gerçekten kaliteli ve samimi bi camia vardı. öyle kankito ayağı da yoktu yani çoğu insan çıkarı şusu busu için yapmıyordu bunu.

şimdi öyle bi inceliği geçtim, karşısındakinin insan olduğunu bile dikkate almadan cevap veriyorlar. ha bu konuda 35 senedir ben de eleştirilen biriyim, bana da çok kızmışlardır kırıcısın, sertsin, hayvan oğlu hayvansın diye ama allah içün kızan eden insanlar bile iyi kötü bilir ne olduğumu.

velhasıl eskiden duyuruda DOSTLUK VARDI, KARDEŞLİK VARDI. hiçbi şey yoksa saygı vardı. şimdi bomboş. sorular boş, cevaplar daha boş. yeni nesil bitmiş.
0
mark greg sputnik
(06.04.25)
Bilmiyorum, çok kafa yormadim açıkçası. Hayatımda bir yeri var ama azaldı mı aynı mi bilmiyorum.

Ama burada denildigi gibi iki konu biraz enteresan;
Teknik sorularda cevaplar süper oluyor. Soru duygusal vs şeyler oldu mu ortalık karışıyor.

Google'da 3 saniyede cevabı çıkacak şeyler soruluyor. Bunun neden duyuruda olduğunu hala anlamadım.

Onun dışında genel olarak galiba yaş ilerledikçe sosyal medya geriliyor gibi. Misal uzun dönemdir gssozluk yazariyimdir. Orada da aynı tadim yok. Sebebi insanlar mi yoksa benim artık bunlarla ugrasamayacak olmam mi bilmiyorum. Yani bu soruyu birçok sosyal medya platformu için sorabiliriz bence.
0
logisticsmanager
(06.04.25)
realiteden uzak, pervasızca hayal aleminde yorumlar yazılıyor
yalan yanlış bilgiler veriliyor
0
mantık
(06.04.25)
luluki+1 speedy +1
her sosyal ortam gibi burada da sosyalleşme işlevi aktif oldukça duyuru canlı oluyor. ancak buradaki sosyalliği, espri yapanları, zeki yanıtlar verip inceden eleştiri yapanları vb. engelleye engelleye, asıl kullanıcıları banlaya banlaya insanları küstürdüler. ben de küskünlerden sayılırım. tabi fazla sosyallikten ortalığın karıştığı da doğrudur, yeni nicklerle sinsi sinsi izliyorlar biliyorum swh.

kendi adıma eskisi gibi bir motivasyonum yok. eskiden boş zamanımda duyurulardan yardımcı olabileceğim konu var mı diye bakardım. şimdi elimin altındaysa yardım etmek için belki cevap yazıyorum, onun dışında boş zaman aktivitesi, kafa boşaltan boş başlıklara boş yorumlar yazıyorum.

bir de şu sağdan soldan fırlayan reklamlar, bu nedir abi ya?
0
her giriste sifresini unutan adam
(06.04.25)
(1)

Samsun güvenilir araç kiralama firmaları?

m e b
İyi bayramlar. Samsun Çarşamba Havalimanı’ndan güvenilir araç kiralama firmaları biliyor musunuz?Avis vs denendi ama o araç uygunluğu maalesef yok. Senet sepet vs olmaksızın nereden kiralayabiliriz?Griten diye firma var ama zannedersem sıkıntılı bir firma.
İyi bayramlar.

Samsun Çarşamba Havalimanı’ndan güvenilir araç kiralama firmaları biliyor musunuz?
Avis vs denendi ama o araç uygunluğu maalesef yok. Senet sepet vs olmaksızın nereden kiralayabiliriz?
Griten diye firma var ama zannedersem sıkıntılı bir firma.
0
m e b
(30.03.25)
Avis,budget,hertz,enterprise

firma kendisi varsa iyidir,
alt yuklenici ise google yorumlardan kotü tecrubeleri oku,karar ver.
0
designer
(31.03.25)
(2)

usb to ata/atapi bridge sorunu

m e b
merhaba.benim eski dizüstündeki hard diski kardeşim çıkarıp kenara koymuştu.hard disk kutusuna takıp yeni dizüstü bilgisayarıma usb ile bağladığımda windows yeni aygıt sesini çalıyor, sağ alt köşede de usb aygıt olarak görünüyor, hatta "usb to ata/atapi bridge" adıyla görünüyor. ama bilgisayarım sek
merhaba.

benim eski dizüstündeki hard diski kardeşim çıkarıp kenara koymuştu.
hard disk kutusuna takıp yeni dizüstü bilgisayarıma usb ile bağladığımda windows yeni aygıt sesini çalıyor, sağ alt köşede de usb aygıt olarak görünüyor, hatta "usb to ata/atapi bridge" adıyla görünüyor. ama bilgisayarım sekmesinde adı görünmüyor. disk yönetiminde disk yönetiminde diks 1 olarak ve ayrılmamış görünüyor.

internette soruna baktım ve yeni harf ataması filan yapmamı öneriyorlar. ama önerdikleri videoların neredeyse tamamında disk 1 kısmı mavi şeritli görünüyor. bende ise siyah şeritli ve ayrılmamış görünüyor. bu diski kurtarmak istiyorum çünkü içinde hep eski fotoğraflar var. nasıl çözebilirim?

görüntü aşağıdaki gibi.


prnt.sc
0
m e b
(15.03.25)
dosylar sanki gg gibi duruyor da bence harf ataması yapın, eğer dosyalar gözükmez ise "data recovery full" diye aratıp çıkan programlar ile kurtarma yapmayı deneyebilirsiniz.

ek olarak aklıma gelen, sürücü adı girildikten sonra da gelmezse konsoldan chkdsk komutları ile düzeltilebilir, örnekler google da vardır.
0
ananiyimioguz
(16.03.25)
@ananiyimioguz: harf ataması yapılamıyor, o seçenekler sönük/seçilemiyor. eski dosyalar var diye de verileri kaybetmek de istemiyorum.
0
🌸m e b
(16.03.25)
(9)

peşinatsız, birikimsiz araç almak mümkün müdür?

m e b
selamlar.ehliyete yazılmayı düşünüyorum. hemen sonrasında da iyi kötü bir de otomatik vites, ikinci el araç almak istiyorum. ama kenarda 10 tl dahi birikimim, altınım, dövizim, tl'm, kriptom yok. (bkz: yumurtasız domatessiz bibersiz menemen)acaba sadece bankaya veya tek bir yere borçlanacağım şekild
selamlar.

ehliyete yazılmayı düşünüyorum. hemen sonrasında da iyi kötü bir de otomatik vites, ikinci el araç almak istiyorum. ama kenarda 10 tl dahi birikimim, altınım, dövizim, tl'm, kriptom yok. (bkz: yumurtasız domatessiz bibersiz menemen)


acaba sadece bankaya veya tek bir yere borçlanacağım şekilde taksitle araç alma imkanım hiç yok mudur? gerçi bankalarda da en fazla 400-500 bin tl kredi veriliyor, onda da faiz oranları çok fazla ve neredeyse iki katı geri ödemesi var. hem de düzgün araç yok o fiyata. maaşım 40 bin. yarısını veya yarısından biraz fazlasını taksit olarak ödeyebilirim herhalde diye düşünüyorum.
0
m e b
(28.02.25)
Zor be.
0
antihero
(28.02.25)
Özet: mümkün değil.

"İlgili yasal düzenleme kapsamında 14 Şubat 2025 itibarıyla açılan tüm ihtiyaç kredilerinizin maksimum vade limiti, kalan anapara bakiye toplamı 125.000 TL ve altında ise 36 ay, 125.000 TL ve 250.000 TL arasında ise 24 ay, 250.000 TL üzerinde ise 12 aydır."

Şimdi bu bilgiler ışığında sorunu cevaplayalım.
Araba almak istediğin için zaten 250 bin liradan fazla kredi kullanman gerekiyor evde domates, soğan, biber, yumurta olmadığı için. E 250 bini geçince vade en fazla 12 ay olabiliyor. Bu yüzden aylık ödeme 30 bin liradan başlıyor (250 bin tl kredi için). Yani bu mümkün değil.

Şu mümkün mü emin değilim ama iki farklı bankadan 24 ay vadeyle 165'er bin lira çekersen aylık ödemen 25 bin tl gibi bir şey oluyor ve eline geçecek 330 bin lira ile yine araba alamıyorsun.
0
himmet dayi
(28.02.25)
Taşıt kredisi çekeyim desen:
Aracın Nihai Fatura Tutarı (TL) / Yeni Vade Sayısı
400.000 TL ve altı / 48 Ay
400.001 - 800.000 TL / 36 Ay
800.001 - 1.200.000 TL / 24 Ay
1.200.001 - 2.000.000 / 12 Ay
2.000.000 TL ve üzeri / 0
0
himmet dayi
(28.02.25)
Taşıt kredileri farklı da 400 bin çekebilirsin en fazla. 500 değil. Ki taşıt kredisi çekmek için de en az %30'unu ödemen lazım.

Nihai fatura değeri 400 bin TL ve altında olan taşıtlar için %70’i aşamamasına,
Nihai fatura değeri 400 bin TL’nin üzerinde olup 800 bin TL’nin üzerinde olmayan taşıtlar için %50’yi aşamamasına,
Nihai fatura değeri 800 bin TL’nin üzerinde olup 1 milyon 200 bin TL’nin üzerinde olmayan taşıtlar için %30’u aşamamasına,
Nihai fatura değeri 1 milyon 200 bin TL’nin üzerinde olup 2 milyon TL’nin üzerinde olmayan taşıtlar için %20’yi aşamamasına,
Nihai fatura değeri 2 milyon TL’nin üzerinde olan taşıtlar için % 0 olarak belirlenmesine karar verildi.
0
himmet dayi
(28.02.25)
@himmet dayi: zaten o düzenlemeleri biliyorum. bu sebeple bunlardan ayrı bir yöntem olabilir mi acaba diye sormuştum :(
0
🌸m e b
(28.02.25)
Tamam kanki ben de olamayacağına dair matematiğini göstermek istedim. Sana itiraz etmiyorum.
0
himmet dayi
(28.02.25)
At Evropa mumkun
In Turkey namumkun
0
narod
(28.02.25)
İhtiyaç kredisi çekip alma olabilir mi? Ben bilmiyorum sesli düşünüyorum.
0
kumandanim
(28.02.25)
Tüketici kredisi çekip peşinat yapıp araç kredisi çekebilirsin. ödemede sıkıntı çektiğinde bir kredi daha patlatırsın. sonra bir tane daha.
0
gabe h coud
(28.02.25)
(2)

iletişim yayınları'nın kendi mağazasından alışveriş yapmak kârlı olur mu?

m e b
merhaba.sorum başlıktaki gibi. kendi web sitesine veya diğer internet mağazalarına (kitap yurdu, amazon vs) kıyasla daha kârlı olur mu?ayrıca stokları web sitelerindeki gibi yeterli midir?hiç alışveriş yaptınız mı?
merhaba.

sorum başlıktaki gibi. kendi web sitesine veya diğer internet mağazalarına (kitap yurdu, amazon vs) kıyasla daha kârlı olur mu?
ayrıca stokları web sitelerindeki gibi yeterli midir?
hiç alışveriş yaptınız mı?
0
m e b
(05.02.25)
ben eskiden sultanahmet'deki yerine giderdim de artık orası kapandı galiba.
yanlış hatırlamıyorsam etiket fiyatı üzerinden %25 oranında indirim vardı.(aranıp sorulabilir) Yani internet ile çok büyük farkı olmayabilir.
Ama bi bölümü vardı, hafif hasarlı kitaplar yani defolu olanlar yüzde 50 oranında indirimliydi. o bölüm güzel oluyordu.
0
high hopes of the sozluk
(05.02.25)
Yani benim tecrubelerime gore her zaman en uygun amazonda oluyor. Girip kiyaslamaniz lazim.
Can yayinlarinda edu tr uzantili mail kullananlara 400 tl indirim var su ara, bir de ekstra yuzde 25 uyguluyor bunlara ragmen ayni sepet amazonda daha ucuz ;(
Iletisimden yaptim daha once ama dedigim gibi ben artik mumkunse hep amazondan aliyorum, iki kitap uygun olsa sitesinde bi tanesi olmuyor, toplu degerlendirmek en iyisi herhalde
0
a perfect lie
(05.02.25)
(13)

iş yerinde böyle aptallıklarla nasıl başa çıkıyorsunuz?

m e b
selamlar.böyle durumlarda ne yapıyorsunuz, nasıl yatıştırıyorsunuz kendinizi?-bilgisayarımda whatsapp web açık, tüm ciddiyetimle gelen mesaja cevap yazıyorum. yanımdaki arkadaş sandalyesini yanıma çekerek MESAJ YAZDIĞIMI GÖRMESİNE RAĞMEN çok alakasız ve yeryüzünün en boş bir yorumunu yapıyor.-telefo
selamlar.

böyle durumlarda ne yapıyorsunuz, nasıl yatıştırıyorsunuz kendinizi?

-bilgisayarımda whatsapp web açık, tüm ciddiyetimle gelen mesaja cevap yazıyorum. yanımdaki arkadaş sandalyesini yanıma çekerek MESAJ YAZDIĞIMI GÖRMESİNE RAĞMEN çok alakasız ve yeryüzünün en boş bir yorumunu yapıyor.

-telefondayım, işle alakalı hararetli bir şekilde bir konuyu izah ediyorum, zamanla yarışıyorum, o sırada çalışanlardan biri TELEFONLA KONUŞTUĞUMU GÖRMESİNE RAĞMEN dibime kadar gelip hiç ama hiç aciliyeti olmayan bir şey için bana el kol işareti yapıp "abi, geçen hafta ürünle alakalı istediğin bir broşür vardı ya, onu masana bırakıyorum, haberin olsun" diyor.

-yöneticimle önemli bir şeyi konuşuyorum, bir karar vermemiz gerekiyor, iki yol var ve ikisinin de artı ve eksilerini izah ediyorum, açık ofis olduğu için ne konuştuğumuz zaten duyuluyor, yan masadaki çalışan TÜM BUNLARI DUYMASINA RAĞMEN dan diye lafımı bölüyor ve "x bey, geçen hafta müşteri geldi ve bana hangi ürünleri istediğine dair listeyi iletti. size mail olarak ileteyim mi, masanıza bırakayım mı?" diyerek konuyu çok alakasız sebeple dağıtıp gidiyor.

-bir üründen ilk defa getireceğiz, malzemelerin tüm özelliklerini yazılı ve sözlü izah etmeme, daha önceden getirdiğimiz ürünün daha gelişmiş ve farklı prensipte çalışan hali olduğunu DEFALARCA SÖYLEMEME RAĞMEN gümrükçü gidiyor, daha önceden getirdiğimiz o ürünmüş gibi farklı beyan ediyor ve ben defalarca bu hatanın düzeltilmesi adına ek belgelerle uğraşmak, o istenilenleri zamana karşı yarışarak temin etmekle, yurt dışına günlerce izahat yapmakla uğraşıyorum.

buna benzer tonlarca örnek verebilirim herhalde. ya ben çok yumuşağım ve insanların salaklıklarını ben çekmek zorunda kalıyorum ya da bunlar olağan şeyler herhalde. siz ne yapıyorsunuz böyle durumlarda?
0
m e b
(23.01.25)
profesyonellik, dogru iletisim ve birazcik da empati ile cozulebilecek seyler. sanki gecmiste travmatik biseyler yasamissin o yuzden herseyi kisisel tehdit, saygisizlik olarak goruyorsun gibi. (bkz: If you are always the victim, maybe you are the problem)
0
buenosdias
(23.01.25)
@buenosdias +1 konu kilit.

Abi çok alınıyorsun gibi görünüyor. İnsanlar hata yapabilir, kim bilir sen neleri doğru sanıp başkalarına yanlış gelen şeyler yapmışsındır.
0
Shepard
(23.01.25)
Buna aptallık denemez bence. Herkesin önünde yığınla iş var, seni görünce birini aradan çıkarıyor işte insanlar. Seni beklesin, onu beklesin, ötekini beklesin dersen işleri bitmez. Veya gayri ihtiyarı aklına gelen bir şeyi söyleyebilir insan. Konuşacağımız şeyleri sürekli düşünerek akşamı yapamayız iş yerinde. Böyle şeylere hoşgörülü olmak gerekli.

Sanemk biraz sert ifade etse de haklılık payı var. Kendinize acımasız davrandığınız ve çıtayı çok yukarı koyduğunuz gibi diğer insanlara da bunu yapıyorsunuz.
0
playing star again
(23.01.25)
1. Şikayet: O arkadaşa o davranışı yapabilme hakkını sen vermişsin, eğer sergilediği hareket sonrasında bir tepki vermiyorsan geçmiş olsun.
2. Şikayet: Sana haber veriyor, koyayım mı diye soru cümlesi yöneltip senden cevap beklemiyor.
3. Şikayet : O kadar önemli toplantılar açık ofiste yapılmaz, açık ofiste yapılıyorsa o sadece bir toplantı değildir, araya daldığında sen veya yöneticin 'Bi dakka kardeş bak burada başla iş yapıyoruz' minvalinde dönüş yapmıyorsanız geçmiş olsun.
4. Şikayet: E iş dünyası böyle bi yer zaten, birileri işini yapmayacak birileri o işler için daha fazla zaman harcayacak, teorik olarak haklısın ama teoriğin iş dünyasında hiçbir önemi yok.

Ben böyle durumlarda ne yapıyorum,
1- Hocam görmüyor musun özel bişey yazıyorum ayıp ama az geriye gider misin diyorum.
2-Eyvallah kanka sağol anlamına gelecek bir onaylama hareketi ya da mimiği yapıyorum.
3- Hocam şu an bir toplantı yapıyoruz şu işi bir çözelim x bey eminim sana da zaman ayıracaktır diyorum.
4- Sorun kimden kaynaklandıysa sorun kaynaklandığı andan itibaren sorunu yaratan kişiyi ve ilgili kişileri cc ye alıp anında mail çakıyorum.

İnsanlar kesinlikle salak değil, sen yumuşak değilsin sadece iş dünyasının kurallarını bilmiyorsun
0
ebeş
(23.01.25)
@sanemkk: bu ağır oldu ya :( normalde kibir ve hırsızlık en çok korktuğum iki şey. tam tersine kendimi öyle ahım şahım görmem hiç, etrafımdakiler de kendi potansiyelimi hafife aldığımı ve kendime hep haksızlık ettiğimi söyler. ama burada verdiğim izlenim böyleyse dikkat etmem lazım demek ki. etrafımdakilere rahatsızlık vermeyecek şekilde yaşamak için elimden geleni yapıyorum, saygısızlık da yapmıyorum. aynı şekilde saygı görmek istemiştim hep...

@playing star again: sorun salt iş değil ki. evrensel davranışları yok saymaları. birisi telefonda konuşurken veya iki kişi konuşurken araya pat diye girmek işten bağımsız bir saygısızlık değil mi?
0
🌸m e b
(23.01.25)
konu sanki sende bitiyor.

emeğinin ve çabanın karşılığını alamıyor olma hissi ile tüm insanlara karşı bilenmişsin. klasik bir beni anlamıyorlar - her şey beni buluyor durumu oluşmuş.

muhtemelen haklısındır da ama değiştiremeyeceğin konularda içinde biriktirmek de boşuna.
bir tatil ya da kafa dinlemek iyi gelebilir.
0
orpheus
(23.01.25)
diğerleri neyse de buna da kızılmaz ki. alt tarafı masana bir şey bırakıp gidecek. ne zaman biteceği belli olmayan bir telefon konusmasını beklemesi saçma olurdu. adam yapılması gerekeni yapmış. buna bile sinirlenmişsin.

-telefondayım, işle alakalı hararetli bir şekilde bir konuyu izah ediyorum, zamanla yarışıyorum, o sırada çalışanlardan biri TELEFONLA KONUŞTUĞUMU GÖRMESİNE RAĞMEN dibime kadar gelip hiç ama hiç aciliyeti olmayan bir şey için bana el kol işareti yapıp "abi, geçen hafta ürünle alakalı istediğin bir broşür vardı ya, onu masana bırakıyorum, haberin olsun" diyor.
0
abelardo
(23.01.25)
2. ve 3. maddede bir hata göremedim. İki kişi konuşurken kutsal bir koruma çemberi devreye girip dünyadaki diğer tüm insanları sessize almıyor. Çok kısa cevapla hallolabilecek şeyler anlattıklarınız. Günlük hayatta da, işte de iki kişi konuşurken üçüncüsünün kısa bir iş için sohbetin bitmesini beklemesi saçma yani.

İlk maddede, kişisel gizlilik söz konusu. Kibarca uyarabilir ya da aşşşırı acil değilse sekme değiştirebilirsiniz belki ama uyarmak daha mantıklı bu biraz izansızlık.

Son madde pek hakim olmadığım bir mevzu ama sehven bir hata da olabilir yani, bir uyarı maili falan atılabilir.
0
nundu
(23.01.25)
sana kötü bir haberim var bu tip insanlar sadece işyerinde değil her yerdeler. günümüz insan profili böyle. başkalarının kişisel alanına saygı duymak kimsenin aklına gelmiyor. yapacak fazla bişey yok belki sus işareti yapan hemşire gibi parmak göstermek faydalı olabilir. ben böyle tipleri bir süreliğine görmezden gelerek işin içinden çıkıyorum. başka yolu var mı onu da bilmiyorum. iş hayatında başarılar (biraz da sabır) dilerim.
0
izole
(23.01.25)
Dünya sizin etrafınızda dönüyor gibi hissettim.
0
kimlanbu
(23.01.25)
gümrükçü ile alakalı olarak, önden taslak beyanname isteyin.
0
lazpalle
(24.01.25)
kendimi yatıştırmak için ben bunu kimlere, nerede yapıyorum diye sorarım.

birazcık agresif bir tavrın varsa törpülemen için bunlar geliyor olabilir. buna bakarım. insanlarla iletişimime.

ha hiçbiri yok, yanlış işteyim derim.
0
mathilda.may
(24.01.25)
Bence buradaki maddelerde sorunlar birbirinden farklı. Temel sorunlar:

1. İnsanlar multitasking yapıyorlar, siz daha odaklanarak çalışmayı seviyorsunuz, aynı anda iki işi idare etmek dikkatinizi dağıtıyor.
2. İnsanların kişisel alanınıza girdiğinizi düşünüyor veya hissediyorsunuz. İnsanlar sınırlarınızı ihlal ediyor olabilir. Burada ifade etmeye çalıştığınız şey o olabilir: İnsanların sıklıkla bireysel alanınızı ihlal etmesi ve bunun dikkatinizi dağıtarak işlerinize de engel olması.
3. Sonuncu madde ise çok farklı. Burada işini doğru yapmayan bir insan var gibi duruyor ve sorun siz değilsiniz. Sizin kızmanız da gayet normal.
0
silverleaf
(24.01.25)
(21)

kitaplarınızı yarım bıraktığınız oluyor mu?

m e b
selam.okuma alışkanlığı olmayan, "dikkatim dağılıyor, o yüzden yarım bırakıyorum", "başladım, sonra bitirme fırsatım olmadı" gibi gerekçeleri olanlardan ziyade "bir kitaba başlıyorum, hoşuma gitmiyorsa doğrudan bırakıyorum" gibi tamamen bilinçli bir yarım bırakıştan bahsediyorum. kitabın dili, yazım
selam.

okuma alışkanlığı olmayan, "dikkatim dağılıyor, o yüzden yarım bırakıyorum", "başladım, sonra bitirme fırsatım olmadı" gibi gerekçeleri olanlardan ziyade "bir kitaba başlıyorum, hoşuma gitmiyorsa doğrudan bırakıyorum" gibi tamamen bilinçli bir yarım bırakıştan bahsediyorum.

kitabın dili, yazım tekniği, konusunun tırtlığı, yazarın taraflı bakışı vs beni zorlasa da o kitabı bitirmeye çalışıyorum. zaten şu yaşıma kadar da üç kitabı yarım bırakmış veya "şu an vakti değil, ileride okurum belki" demişimdir (o kitapların bir daha suratına bakmadım gerçi).

hoşuma gitmeyen bir kitabı bitirdiğimde de aşırı sinirleniyorum bu arada. halbuki ya yarım bırak ya da hayıflanma, değil mi?

neyse, sizin de bu gerekçelerle bıraktığınız kitaplar oluyor mu? en son yarım bıraktığınız kitap neydi?
0
m e b
(21.01.25)
kendimi çok zorlamama rağmen kitap ilerleyemiyorsa, bırakıyorum. pek hoşuma giden bir durum değil tabii
0
kondansator
(21.01.25)
Ben önceden illaki bitiriyordum sonra birgün mina urgan'ın kitaplarından birini okuyordum hangisi hatırlamıyorum

Orada Urgan'ın kendisi de başladığı kitabı beğenmese de illaki bitirdiğini anlatıyordu

Sonra bunun üstüne Fethi Naci'nin kendisine "Karpuzu kestin baktın ki kabak, gene de zorla yiyecek misin o karpuzu?" dediğini söylüyordu.

Mantıklı geldi, artık sarmazsa devam etmiyorum.

En son Görmek'i yarım bırakmıştım.
0
akhenaten
(21.01.25)
Eğer %10, %15 civarına kadar olmuyorsa bırakıyorum.
0
salihdt
(21.01.25)
Oluyor olmaz mı, bazen mevsim sebebiyle bile okuyamadığım kitap oluyor. bakıyorum tam yazlık ya da tam kışlık bir kitap o mevsime erteliyorum ya da bakıyorum hiç sarmadı, beklediğim gibi gelmediyse erteliyor ya da tamamen bırakıyorum.
Sonsuz hazine gibi kitap var yeryüzünde hangisini okuduğunun ne önemi var sen okuduktan sonra, yediğimiz içtiğimiz gibi beğendiğimizi sevdiğimizi okumakta özgürüz. istersen aynı kitapları bile dön dön oku, kim karışır. ben çok okudum eskiden okuduğum kitapları, hala da özledikçe, okuduklarım vardır.
0
erty_ksk
(21.01.25)
Evet bırakıyorum en son bir polisiye hayranı olarak Ahmet Ümit'in Kayıp Tanrılar Ülkesi'ni yarısında bıraktım. Normalde bir kitabın ilk çeyreğine gelmeden içine çekip çeymeyeceği anlaşılıyor, eğer beni çekmemişse bırakıyorum. Hayat zevk alınmayan bir kitabı zorla, sırf bitirmiş olmak için okumaya devam edecek kadar uzun değil okunacak birçok kitap var onların zamanını böyle bir durum için harcamak bence gereksiz.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(21.01.25)
Hiç sevmediğim takıntılarımdan biridir.
Başladığım kitabı ya da filmi bitirmek zorundayım.
@ cosmicstring'in dediği gibi hayat kısa, kitap çok ama bunu kendime anlatamıyorum.
0
Mirket
(21.01.25)
Eskiden zorla ve inatla bitiriyordum. Artık sarmazsa bırakıyorum. En son China Mieville'in romanlarından birini bırakmıştım galiba.
Hayat kısa, kitap çok. +1
0
kobuzchu kiz
(21.01.25)
non-fictionlarda pek olmuyor. cünkü konusunu bilerek seciyorum. yazarin dilini begenip begenemdigimi 10 sayfada anlarim zaten ona göre alirim ya da almam.

fictionlarda cok oluyor. karakterlere cok uyuz olursam, konu sacma ya da fazla karmasik gelirse birakiyorum. sürükleyici degilse birakirim.
0
sonsuz
(21.01.25)
hic zorlamam, sikildigim kitabi ilerlemeyecegini hissedince birakirim.

yaratma cesareti'ni biraktim daha baslarinda. cevirmen ceviriden cok kendi anladigini anlatmis kitaptan uzun dipnot ve hayvani bir onsoz yazarak. cok sikti biraktim. hatta unutup ikinciye basladim, onda da biraktim. ingilizcesinden okurum belki daha sonra.

guzel oldugu halde kosmasaydim yazamazdim da yarim kaldi ama devam ederim diye umuyorum. bu bilincli bir yarim birakma degildi :)
0
lemmiwinks
(21.01.25)
"dikkatim dağılıyor, fırsat bulamıyorum" bahaneleri dışında nadir de olsa bıraktığım oluyor.

muazzez ilmiye çığ'ın bir kitabını okuyordum yıllar önce. kendi alanıyla ilgili yazdıklarına bir şey demeyeceğim, ama benim iyi bildiğim konularda hatalı argümanlarına denk gelmiştim hem de yoğun şekilde. devam etmek istemedim.

bundan sonra yüz tane kitap daha yarım bıraktım ama sebepleri en başta belirttiğiniz okuma alışkanlığı eksikliği.
0
biseysorcaktim
(21.01.25)
mumkun oldugunca zorluyorum ancak evet biraktigim oluyor. bazen bazi kitaplarin zamani degil diye dusunuyorum. mesela Ursula Le Guin'in 2-3 kitabini arka arkaya bayilarak okudum, sonra Mulksuzler'e basladim, mumkun degil gitmedi kitap, ne okudugumu anladim, ne geri donunce hatirladim, kitabin icine giremedim filan olmadi bi sekilde, biraktim. Tekrar donerim bir sure sonra.
0
kassiopeia
(21.01.25)
düzenli olarak kitap okuduğum zamanlarda en net hatırladığım yarım bırakma olayı mülksüzlere ait.
0
elorelia
(21.01.25)
Evet zamanının gelmediğini düşünüp bıraktığım kitaplar oldu, bir şekilde geri dönüp bitirdiklerim de oldu, az da olsa bir daha dönmediklerim de olmuştur.
0
amelie poulain
(21.01.25)
ben beğenmezsem direkt bırakırım hatta yazarına söylenirim küfür bile edebilirim bu ne biçim kitap diye :D

en son kinyas ve kayrayı bıraktım, birkaç sayfa okudum baktım feci kötü. aşırı depresif bir şeydi. hayatta okumam öyle bi kitap.
0
turuncu tonlarda
(21.01.25)
Her kitabın zamanı var. Şu an okuduğum kitap beni aşırı düşürüyor mesela, içimi sıkıyor. Baksan Türk klasiği, okumayanı dövüyorlar ama şu an bana iyi gelmiyor. Böyle olunca biraz zorlayıp olmazsa bırakıyorum. Allah kelamı değil neticede.
0
sekizdokuzon
(21.01.25)
bol kitap okuyan biriyim 1 ocaktan bu yana 5 kitap bitirip toplamda 1276 sayfa okumuşum. bu istatistiği de vereyim ki anlaşılsın. Bu kitaplardan yarım bıraktığım olmadı. Çok zorluyorsa, aynı cümleleri tekrar tekrar okuyorsam bırakıyorum.

son yarım (yarım bile değil 10-15.sayfada) bıraktığım kitaplar: Virginia Wolf- Deniz Feneri, Adam Fawer-Oz, Oğuz Atay-Tutunamayanlar
0
matilda
(21.01.25)
Çocukluktan yetişme iyi okuyucular artık ne tarz seveceklerini bildikleri için bir kitabin isminden, cisminden etkilenmezler ve okudukları bütün kitapları çok severler sevmeyecekleri kitaplari da hiç sevmezler.

Ama diğer arkadaşlar için bir yazar dostumun bir kitabinda da verdiği tavsiyeyi vereyim. Bir kitabın herhangi bir sayfasını açtığınızda ve okuduğunuzda bir sonraki sayfayı açma isteği güçlüyse o kitabın tamamını seversiniz.

Onun dışında sevmeyeceğim bir kitabı okumaya devam ederken kendimi hayal bile edemiyorum.
0
alimcgraw
(21.01.25)
kendimi çok zorlamama rağmen kitap ilerleyemiyorsa, bırakıyorum. pek hoşuma giden bir durum değil tabii +1

Bazı kitaplar cidden kötü. Lanet olsun der bırakıyorum.
0
put it in your appropriate place
(21.01.25)
en son sefiller'i yarım bıraktım. kitabın %22'sindeyken bıraktım. (1600 sayfa galiba)

kitabın gidişatı vs çok belirgin olduğu için daha fazla okumak istemedim.
0
makbur
(21.01.25)
yarim birakma olmuyor ama giremedigim kitaplar oluyor. bazi kitaplardan sekiyorum birkac kere denememe ragmen.
0
antikadimag
(22.01.25)
Eskiden zorlardım kendimi, artık akmıyorsa veya beğenmemişsem bırakıyorum. Bir de tabii bildiğim bir yazarın kitabıysa daha fazla şans veriyorum. Orhan Pamuk mesela; illa ki o ilk 50 sayfasında sıkılacağımı biliyorum, yazarın dünyasının içine girene kadar o sabrı göstermem gerekiyor. Sonrasında akıyor benim için kitap.
0
SiyamkedisiZorro
(22.01.25)
(1)

yazarı ve dili türkçe olan kitaplardaki dipnotlara kim karar veriyor?

m e b
selam.sorum başlıkta ama yine de hafiften açayım. çeviri kitaplarda okuyucunun referans verilen o kelime/ifade/cümlenin/benzetmenin açıklaması "yayıncının notu" veya "çevir(m)enin notu" ile o dil veya kültürdeki yerinden bahsediyor, bunu kimin yaptığı belli. peki ya türkçe eserlerde bu dipnotları ki
selam.

sorum başlıkta ama yine de hafiften açayım. çeviri kitaplarda okuyucunun referans verilen o kelime/ifade/cümlenin/benzetmenin açıklaması "yayıncının notu" veya "çevir(m)enin notu" ile o dil veya kültürdeki yerinden bahsediyor, bunu kimin yaptığı belli. peki ya türkçe eserlerde bu dipnotları kim hazırlıyor, o şekilde yayınlanacağına kim karar veriyor; yazar mı yayınevi editörü vs mi?

dipnotlarında spoiler üzerine spoiler veren bir eser okuyorum. küfürlerimi hakkaniyetli edebilmem için bunu bilmem şart.

allah aşkına şöyle bir dipnot olabilir mi ya?
(spoiler olmasın diye örneğin gerçek eserlerle ilgisi yok)

"meb, kendisine çarpan adama 'önüne baksana be adam! sen ponçikov* musun da üstüme üstüme yürüyorsun?' diye bağırdı."

*ponçikov, ünlü rus yazarın duyuru'daki zambak isimli eserinde yer alan ve linç edilerek öldürülen görme engelli ana karakteri.

bir kitap okuyayım dedim, 5-6 tane spoiler yedim neredeyse.
0
m e b
(13.01.25)
ben yazar olsam ve editör benim eserime böyle dipnotlar eklese ben o editörün anasını yemeğe çıkarırım.

o yüzden bence bu kesinlikle yazarın işgüzarlığı, bahsettiği eserlerin %100 biliniyor olduğu öngörüsüyle koymuş.

sırf böyle spoiler içermesine de gerek yok. yani yine kendimi yazarın yerine koydum da, sen kimsin ulan bemim yazdığım şeye dipnot ekleyip açıklama ihtiyacı duyuyorsun? en fazla dersin ki şu şu açıklamaya ihtiyaç duyuyor olabilir, istersen dipnot ekle, uygun bulursam ben eklerim.

yazarın izni ve bilgisi olmadan eklenmiş olamaz.
0
kibritsuyu
(13.01.25)
(3)

"duyuru yerine neden mesajla cevap veriyorlar?" diye bağırdı sığır adam...

m e b
sabah sorumu duyuru şeklinde açmışım, mesajlardan anladım :(bu yüzden yeniden açıyorum.elimden geldikçe kitap okurum normalde ve son dönemde daha çok vakit ayırıyorum okuma işine. `ister klasik ister yakın tarih eserleri olsun`, kalburüstü yayınevlerinden çıkanları okumaya gayret ediyorum. yky, ilet
sabah sorumu duyuru şeklinde açmışım, mesajlardan anladım :(
bu yüzden yeniden açıyorum.

elimden geldikçe kitap okurum normalde ve son dönemde daha çok vakit ayırıyorum okuma işine. ister klasik ister yakın tarih eserleri olsun, kalburüstü yayınevlerinden çıkanları okumaya gayret ediyorum. yky, iletişim, can ve ithaki mesela. yalnız, eskiden bu kadar çok muydu, bilmiyorum ama en büyük ve en güzide eserlerde bile aşağıdaki gibi hatalarla karşılaşıyorum. bunun sebebi nedir, özensizlik mi? boşvermişlik mi? öneğin ötüken, peyami safa'nın eserlerinde "yapmağa", "gitmeğe" şeklinde yazıyor, muhtemelen metnin orijinaline sadık kalarak. ama ben noktalama işaretlerinden bahsediyorum. ama benim sorum aşağıdaki gibi hatalar:

-sen neden gelmiyorsun? diye soru.
+haydi, sen kendi işine bak! diye yanıtladı.

prnt.sc
0
m e b
(10.01.25)
noktalamalar ile ilgili yorumum yok.

ama günümüzdeki kurallara uymayan yazım yanlışlarından bahsedecek olursak, haliyle o dönemde otu boku değiştirip kural uyduran bir tdk yoktu. yazar nasıl yazdıysa o şekilde basılabilir.

yakın tarihteki birçok hatta atatürk'ün bile kaleme aldığı bazı yazılarda "yapmıyan etmiyen" şeklindeki kullanımlar var. şimdi çıkıp atatürk'ün "yapmıyan" şeklinde yazdığı şeyi tdk kural koydu diye "yapmayan"şeklinde değiştirelim mi?

orhan veli'nin meşhur şiiri anlatamıyorum'da "epiyce yaklaşmışım, duyuyorum, anlatamıyorum" diyor. yook kural var epeyce olacak diyip adamın yazdığı şeyi bozamayız.

soyadı koptagel olan bir arkadaşım var, göksel baktagir diye kanun sanatçısı var. dahi anlamındaki de ayrı yazılır diye adamın soyadını mı bölelim, harfini mi değiştirelim, belli ki dedesi zamanında ayrı yazılmıyormuş.

aziz nesin özellikle yanlış kullanır mesela, bu da onun tarzı, hata zannedip şarlamayalım diye de her kitabın sonuna yazmışlar "bunlar hata değil, aziz nesin'in kendine has yazım şekli bu" diye. tiren yazar mesela, bikaç, bikez, biçok falan yazar, hiçbişey yazar. şimdi işgüzar bir editör çıkıp düzeltse adama ayıp olmaz mı?
0
kibritsuyu
(10.01.25)
Hocam bende babadan kalma 60-70 senelik kitaplar var koca koca yazarlar de'yi mi ayırmamış mi'yi mi bitişik yazmış görsen aklın çıkar ama sanırım o dönemlerde gramere o kadar önem vermiyorlardı ya da sırf gıcıklık olsun diye öyle yazıyorlardı bilemiyorum, bazı kurallar da o zaman yoktu belki de o nedenle öyle yazıyorlardı ya da kelimeyi duyduğu şekilde yazıyorlardı, hepsi olabilir, her dönemin kendine özgü değişimleri var.

Onun dışında verdiğin örnekteki noktalama işaretlerinde bir sorun yok bence zira orada alıntı cümleler var, bunlar apostrof ile ayrılmamış da kendi noktalama işaretleriyle ayrılmış, olur yani bunlar.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(10.01.25)
"Yapmağa, etmeğe" gibi kullanımlar sanırım 60'larin zamanının ruhu (ya da o zamanlarda kural öyleydi)

Özdemir Asaf da hep bu şekilde yazar. Lisedeyken ben de çok takardim kafaya bu adam niye böyle yqziyor diye :)

İşin komigi Fikret orman (5-10 sene önce bjk başkanı) direkt bu şekilde konuşurdu "Yapmağa etmeğe" diye :)
0
makbur
(10.01.25)

elinde sezgin kaymaz'ın kitaplarının düzgün pdf/epub hali olan var mı?

m e b
selamlar.bu yazara ait kün ve bakele hariç tüm eserlerinin düzgün şekilde pdf veya epub versiyonları olan var mı?
selamlar.

bu yazara ait kün ve bakele hariç tüm eserlerinin düzgün şekilde pdf veya epub versiyonları olan var mı?
0
m e b
(31.12.24)
(9)

satın alma/ithalat sorumlusu olarak kaç almalıyım sizce?

m e b
selamlar.satın almacı/ithalat sorumlusu olarak maaşımın yeni zamla ne kadar olması gerektiğine dair soru sorabileceğim ve bu alanda çalışan tanıdıklarım yok.eğer bu alanda uzmansanız veya bu alandaki maaşlar hakkında bilginiz varsa bana kılavuz olması açısından yardımcı olabilir misiniz?normalde yak
selamlar.

satın almacı/ithalat sorumlusu olarak maaşımın yeni zamla ne kadar olması gerektiğine dair soru sorabileceğim ve bu alanda çalışan tanıdıklarım yok.

eğer bu alanda uzmansanız veya bu alandaki maaşlar hakkında bilginiz varsa bana kılavuz olması açısından yardımcı olabilir misiniz?

normalde yaklaşık 5 senedir lojistik alanındaydım ama bazı firmalar resmen beni ithalat sorumluları gibi kullanıyordu ve deneyimimi o şekilde kazanmıştım. son iki senedir ise başka bir firmada doğrudan bu işi yapıyorum. unvanım satın alma sorumlusu olsa da aslında stok kontrolü-gerekli durumda sipariş oluşturup proforma talebi-bu proforma doğrultusunda ödeme yapma-gümrükçe gerekli evrakların oluşturulmasını sağlama/yönlendirme-uluslararası nakliyeyi ayarlama-gümrükçüyşe mal çekimine kadar süreci takip etme görevim var.

yabancı dil, bildiğiniz üzere elzem ve ingilizceyi aktif olarak yazılı gerekiyora sözlü olarak kullanıyorum. öyle aman aman bir yoğunluk yok ama maaşım da yaklaşık 31 bin. asgari ücrete gelen zam oranı kadar zam alırsam zannedersem 40 alacağım, en iyi ihtimalle 45 yapar burası.

bu bilgiler ışığında ne kadar zam talep edersem uçmamış ve piyasayı da bilerek hareket etmiş olurum?
0
m e b
(30.12.24)
Stok kontrolünün İngilizcesi stock controller. Bu işin sorumluluğu depo değildir, material planner ya da buyer yapar. Hemen örnek vereyim; eskiden çalıştığım amerikan firmasında material planner hem sipariş geçer hem de stock controlling yapardı. Böyle binlerce yüzlerce firma var. Misal şu an çalıştığım yerde de genelde satın alma yapan aynı zamanda stock controlling yapar.
Gümrük evrakları da aynı şekilde yapiyordum. Gümrük evragi dediğiniz heralde tedarikçi belgelerini vermek vs. Misal siparis yola çıkacağı zaman bu belgeleri gümrükcüye atardim. Yok ne bileyim atr doldurmak b/l doldurmak falansa bence iyiki yapmissiniz, bunlari bilmek güzel.
Gene lojistiği biz yapardık ki şu an çalıştığım 100 bin kişilik firmada da aynı şekilde.

Kısacası böyle o bunu yapmaz şu bunu yapmaz diye bir şey yoktur. Organizasyonel olarak yapılmaması gereken şeyler değil tabiki. Misal bana gidip bankadan tedarikçiye havale falan yapıyorum deseydiniz oeah derdim. Ama baktığım zaman misal sox analizi yapsak sıkıntı çıkmaz. Aman aman yoğunluk yok demişsiniz, buradan anladığım acayip büyük olmayan, fazla sku bulundurmayan haliyle bir kişinin genelde birçok farklı şeyi yaptığı bir yer. Böyle herkesin spesifik şeyleri yaptığı yerler çok büyük, çok fazla is olan yerlerde olur.
Ha bana kalsa 5 senelik deneyim ile 50 falan istemek normal. Hatta bana kalırsa 2 sene calistiginiz için biraz piyasaya göz atabilirsiniz. Çünkü zaten 5 senelik deneyim ile 31 biraz az, 50 vermemeleri olası geldi. Şirketin işleri nasıl?

Bence iyi ki yapmışsınız çoğu şeyi. Uzmanlasma kariyerin sonrasında gerekli, başında böyle işler Çok daha iyi.

Neyse, ben olsam hemen birkaç iş başvurusu yapar, piyasası öğrenirdim en azından. Piyasada yerim var mi bugün issiz kalsam is bulur muyum sorusuna cevap bulurdum.
0
logisticsmanager
(30.12.24)
Maaşın patlak
0
Yılmaz920
(30.12.24)
Buradaki arkadaşlar bence maaşlardan biraz uzaklar, çünkü büyük firmada çalıştıkları için galiba. Büyük bir firmada evet bence de maaşın az deriz ama sıradan bir firma için 40k alırsan iyidir derim. İşin çok zor değil gibi. İngilizce bilen sıradan birisi 3 ayda öğrenip yapabiliyorsa maaşın normal.
0
Shepard
(30.12.24)
@logisticsmanager: zaten bu sömürülme düzeninde öğrendiğim ve katkısını gördüğüm tek şey, tabiri caizse isviçre çakısına dönüşmek. şu an tabii ki atr/menşe belgesi/phyto gibi evrakları düzenletip, gerekiyorsa ex-1'e bile müdahalede bulunacak kadar bilgi sahibiyim.

ama işte lojistik + ithalat/satın almacı olarak toplamda 7 sene yapıyor. galiba bu konuda kendimi pazarlamam gerekiyor. ücretleri bilemediğim için sordum zaten bu soruyu. gerekiyorsa yeni bir işe başvuracağım çünkü.

@Shepard: zaten bir yandan da bu durum var ama her işin inceliği var, öyle 6 ayda öğrenilecek bir şey de değil gibi.
0
🌸m e b
(30.12.24)
Abi 7 sene deneyim için 31 bin az. Yani bunu tabi sadece bildiğin şeylere ve deneyime bakarak söylüyorum. Ama 7 sene gerçekten asgari ücretin 1.5 katı almak için fazla. Ha tabiki misal ahmet ltd sti adlı firmada lokma makinesi satarken normal olabilir o kadar düşük yerlerle bilgim yok pek shepard dediği gibi. Ama bugün 7 sene tedarik zinciri olan birinin çok çok büyük firma olmasa da Türk holding firmasında bile 50 bin alması bence az olur.

Şehir neresi? Biraz da işle ilgili bilgi verirsen daha iyi olabilir sektör vs gibi. Misal erp var mı vs ya da ne satın alıyorsun.
0
logisticsmanager
(30.12.24)
Yılbaşı zammını al,sonra o rakamın yuzde 30 üzerinde iş başvuruları yap.bahsettiğin tecrübeyle 30 lar şu an için çok düşük.
0
duptıs
(31.12.24)
@logisticsmanager: istanbul ve sektör de hobi tarımcılığı üzerine, alanında türkiye'deki lider firmalardan.
0
🌸m e b
(31.12.24)
ithalat ihracat operasyon departmanına sıfır tecrübeli yeni mezun personel 30bin tl maaş ile yakın zamanda başladı. (yılbaşı zammı hariç)

tecrübenize göre istanbul'da yaşadığınızı da göz önüne alarak güncelde 45bin tl altı düşük kalır.
0
tantunisultansuleyman
(31.12.24)
50k talep edersen uçmamış olursun
0
PoscheN
(31.12.24)
(7)

ekşi sözlük yazarları ne istiyor? (asgari ücret)

m e b
günaydın.senelerdir ekşi sözlük okurum, aktif olarak da yaklaşık 10 senedir yazarım vs.ama şu asgari ücret konusunda tam olarak ne istediklerini bir türlü anlamadım. konu ücrete gelen zammın az ya da çok oluşu değil, kolektif bir bilinçle hacıyatmaz gibi aynı konuda bir uçtan bir uca farklı tavır se
günaydın.

senelerdir ekşi sözlük okurum, aktif olarak da yaklaşık 10 senedir yazarım vs.
ama şu asgari ücret konusunda tam olarak ne istediklerini bir türlü anlamadım. konu ücrete gelen zammın az ya da çok oluşu değil, kolektif bir bilinçle hacıyatmaz gibi aynı konuda bir uçtan bir uca farklı tavır sergilemeleri.

her zam öncesi "asgari ücrete gelecek her fahiş zam, reel piyasada fiyatların anlamsız ve kat kat artması demektir, vatandaşa da işverene de çeşitli dolaylı yollardan zarar vermektedir, önemli olan alım gücünü güçlü kılmak" gibi entry'ler havada uçuşuyor ve beğeniliyor. ki bana kalsa ben de aynısını düşünüyorum hele esnaflarımızın açgözlülüğünü göz önünde bulundurunca.

her zam sonrası ise yine kolektif bir şekilde "vatandaşa bu zam mı hak görüldü? hiçbir şeye yaramayacak, millet açlıktan kırılacak" deniyor.

aynısı eyt konusunda da oldu.

siyasi bağlamda eleştiri yapmak tabii ki mantıklı, yönetimin beceriksizliğinin etkileri vs. ama bahsetmek istediğim şey doğrudan zam meselesinde verilen tepkiler ve bu tepkilerin daima iki uç örnek oluşu. neyi kaçırıyorum ya ben bu yazarlar konusunda?
0
m e b
(25.12.24)
asgari ucret bahane. 22 yillik isyan, guvensizlik, tepkinin disavurumu bu. sadece eksisozlukte yok bu memnuniyetsizlik. sokakta, sosyal medyada cogu kisi ayni durumda. bi de ulke gundemini ilgilendiren, ulke ekonomisi hakkinda fikir veren birsey oldugu icin surekli elestri odaginda bir konu. asgari ucret 300.000'de olsa 3.000'de olsa elestirilir cunku buna bagli cok fazla degisken var(enflasyon, memur-emekli maaslari, vergiler vs..)
0
buenosdias
(25.12.24)
Asgari ücret almıyorum, etrafımda pek alan da yok ama beni de rahatsız ediyor mesela bu ikilem.

Şu fiyat skalasında, şu kiralarla 22 bin liraya kimse geçinemez. Herkesin evi yok, mağaradan, kuyudan bozma yerlere binlerce lira kira veriyor insanlar mecburiyetten. Karı koca çalışsalar bile geçinemezler, çocuk varsa geçmiş olsun zaten.

Bir yandan da yüzde elli zam yapsalar yine geçinemeyeceklerdi ama enflasyon sarmalının da bir yerde sonlanması için bazı fedakarlıklar şart. Normal şartlar altında bunu sadece düşük ve orta gelirlinin sırtına yüklemeyip devlet ve zenginin de bazı bedeller ödemesi karşılığında daha acısız hale getirebilirdik ama halk bu adamların kendini umursamadığını, her seferinde kullanıp attığını bile bile seçti ve bu seçimin bedelini ağır ödüyor.
0
chicha_v2
(25.12.24)
Öncelikle nasıl tek bir ağızdan aynı cevabı beklediğinizi ben anlayamadım. Ekşisözlük her kültürden, milletten ve kesimden oluşan bir platform dolayısıyla herkesin bilgisi karşıdakinin anlayabildiği kadardır.

Herkesi aynı anda mutlu edebileceğin bir formül dünya üzerinde yok.
0
gilbeys
(25.12.24)
sorun asgari ücretin meblagası değil asgari ücretli işlerin çok oluşu(%10-20 fazlasını verip asgari ücret diil muamelesini de katarak) 9,7 milyon işçi asgari ücretin yüzde 20 fazlası ve altında bir ücretle çalışıyor. Kadın işçilerin yüzde 59,2'si asgari ücretin yüzde 20 fazlası ve altında bir ücretle çalışıyor. 9,5 milyona yakın özel sektör işçisi asgari ücretin yüzde 20 fazlası ve altında ücretlerle çalışıyor.

ekonomisi dengeli bi ülke olsaydık zamma gerek olmayacaktı oran yükselmesi enflasyonun hem arttıgını hem artacağını gösteriyor. yani kağıt üzerinde oranın çok olması kötü haber, e düşük versen millet aç kaldı zaten o da ayrı olay. 20bine kim nerede yaşar
0
ala09
(25.12.24)
genel olarak sikintili bir topluluk. daha soruyu bile anlamamislar. ben o tarz basliklari direkt geciyorum. cok okumamak lazim.
0
badcode
(25.12.24)
@tiredofwaiting: "ekşi sözlük homojen bir yapı değil ki" mi?
0
🌸m e b
(25.12.24)
Tepki asgari ücretin kendisine değil. A.K partisi ülkeyi öyle bir duruma düşürdü ki iş ve çalışma ahlakı diye bir şey de kalmadı ve asgari ücret "fix" ücrete dönüştü. Ayrıca ekonominin içinden geçildiği için her şey asgari ücrete göre belirleniyor ve alım gücü diye bir şey de kalmıyor.

Ülkede çalışanların 47%'si asgari ücretle geçiniyormuş düşün.
0
feastofthedamned
(25.12.24)
(3)

galiba bir salaklık ettim ve instagram'dan alışveriş yaptım...

m e b
selamlar.dün instagram'dan karşıma türk bir sayfanın bir reklamı çıktı, ürün çok tatlıydı. bir an heyecan yaptım ve instagram'daki sayfaları aracılığıyla web sitelerinden alışveriş yaptım. siparişimin kargoya verildiğine dair e-posta da aldım. takip koduna baktım, ürün çin'den gelecekmiş. kargo firm
selamlar.

dün instagram'dan karşıma türk bir sayfanın bir reklamı çıktı, ürün çok tatlıydı. bir an heyecan yaptım ve instagram'daki sayfaları aracılığıyla web sitelerinden alışveriş yaptım. siparişimin kargoya verildiğine dair e-posta da aldım. takip koduna baktım, ürün çin'den gelecekmiş. kargo firması da (muhtemelen çin'deki yerel kargo firması) yunexpress diye bir firma.

iki ürünün toplamı da yaklaşık 2000 tl, kargo ücretsiz. ama son çıkan 30 eur meselesi var. şimdi ben bu ürünleri (pofuduk terlik) yurt içinden alışveril yapmış ve yerli kargolardan sorunsuz aldığım gibi alamayacak mıyım? bir de vergi mergi mi ödeyeceğim?
0
m e b
(20.12.24)
cinden geliyorsa evet. gumruk musaviri tutacaksin, vergileri vs.. derken. bir bardak soguk su ic.
0
buenosdias
(20.12.24)
Direkt Çin'den size geliyorsa evet. Sırf vergi ile halledilebilecek bir şey değil bir sürü prosedürü var. Bence satıcıyla durumu konuşun.
0
koskoca kirpi
(20.12.24)
belki başından böyle bir şeyler geçenler/geçecekler için güncelleme:
sipariş elime sorunsuz ve masrafsız olarak geçti. takip koduna baktığımda gümrük işlemlerine de takıldığını ama bunu satıcının hallettiğini gördüm.
tek sıkıntı 20 aralık'ta verilen siparişin daha anca bugün elime geçmesi.

yunexpress türkiye'de aras kargo ile çalışıyormuş ama bu her zaman net bir bilgi değil, bana kargoist ile geldi.
0
🌸m e b
(09.01.25)
(20)

bu tarz duyurular gerçek mi sizce?

m e b
selam.bazen siz de şu tarz duyurulara denk gelmişsinizdir. mesela "mevcut işimde kazancım 5800 dolar, hiçbir yoğunluğum yok ama kendimi geliştirebileceğim yer değil. ama 7800 dolar maaş veren bir yer var, orada ise nadiren de olsa mesai durumu var ve işler daha yoğun olacak ama kendimi geliştirebile
selam.

bazen siz de şu tarz duyurulara denk gelmişsinizdir. mesela "mevcut işimde kazancım 5800 dolar, hiçbir yoğunluğum yok ama kendimi geliştirebileceğim yer değil. ama 7800 dolar maaş veren bir yer var, orada ise nadiren de olsa mesai durumu var ve işler daha yoğun olacak ama kendimi geliştirebileceğim. işimi değiştireyim mi?", "hesabımda 325 milyor tl'm var. sizce hydundai i20 mi alayım, yoksa mercedes g63 mü? g63 çok yakıyormuş.", "eve taşınmam gerek. suadiye'den sahile yürüme mesafesinde 10 yaşında bir apartman dairesi mi alayım yoksa bostancı merkezinde ama denize yürüme mesafesinde olmayan sıfır bir daire mi?", "hesabımda 54544445 milyonum var, bunu altına mı yoksa dövize mi yatırayım?" gibi sorular soruluyor.

bunlar sizce gerçek ve ecnebilerin "champagne problems" dediği türden dertler mi yoksa gerçekle alakası yok mudur?
0
m e b
(19.12.24)
gerçek olanı kadar olmayanı da vardır illaki.

örnek olması için bir yıl önce falan yine burada 1,8-2m arasında değeri olan birkaç araba modeli arasında kalmıştım. ve birçok insan beni o kadar param olmadığıyla suçlamıştı, şimdi o arabaya biniyorum hala. 1-2 seneye değiştireceğim yine benzer konular olacak muhtemelen.

ama bunu trollük olsun diye yapanlar da vardır illaki.
0
reanarchy
(19.12.24)
Hiç görmedim cidden ama show off diye düşünürüm görsem. Samimi ve ciddi gelmez bana.
0
norek
(19.12.24)
benim o kadar param olsa buralara girip soru sormam. ama bu subjektif bir yorum. belki de gerçekten yazan vardır.
0
mikahakkinen
(19.12.24)
cogunlugu gercektir neden gercek olmasin. su kadar param var napayim diye cok yakin 1-2 kisi haric konusamazsin. e bankaciya gitsen maasli calisan yani. ekstra görüs alabilecegin kimse pek yoksa etrafinda burada ya da redditte sormak mantikli bence.

araba almak, ev almak icin cok büyük para veriyorsun. sen 500k TL bir baskasi 1m TL veriyor diye onun o 1 milyonu kolay mi kazandigini saniyorsun.
ya da miras kaliyor mesela onu napayim diye soruyor. bu da bir kere iki kere olabilecek bir sey. kendi parasi olmasa bile kim car cur etmek ister ki?

tatile nereye gideyim duyurlari mesela champagne problems.
0
sonsuz
(19.12.24)
%99 gercek. insanlarin durumlarinin iyi olmasi burada soru sormalarina engel degil ki, olmamali da. insan ne kadar iyi durumda olsa da bu normallesiyor ve daha iyisini ariyor. daha kotu durumdaki insanlara bu dertler/sorular onemsiz gorunebilir ama oyle degil. hem burada cok farkli kisilerden farkli gorusler alinabiliyor. zengin eksi duyurusu mu acsinlar bunun icin?
0
lemmiwinks
(19.12.24)
5000 dolar ya da 7000 dolar kazananlar ekşi duyuru'ya giremez mi? onlar da insan sonuçta!! bir de bu paraları kazanmak zor değil ve zannettiğinizden daha fazla kişi bu paraları kazanıyor.
0
co2s2
(19.12.24)
Gerçeği de vardır kolpası da. Ama çoğunun amacı belli: ego tatmini. Zaten burada birkaç tip var, sabah akşam kendisini övüyor.
0
nothing in my way
(19.12.24)
aynı anda gerçek ve gösteriş amaçlı olabilir. geneli böyle oluyor.

bazı insanlar da ülke şartlarının veya bulundukları ortamdaki genel vaziyetin farkında olmayabiliyorlar. yani burada tamamen iyi niyetle 5 milyon doları nasıl değerlendirebileceğini soran biri de çıkabilir. "bunlar hayatında o kadar parayı bi arada mı görmüş" diye düşünmüyorlar. etraflarında rehber olmayabilir, güvenebilecekleri biri olmayabilir vs. farklı sebepleri olabilir.

troll duyurular genelde çok daha basit içerikler oluyor, o açıdan ben burada "bir milyon lirayı nasıl değerlendireyim" gibisinden şeyler görürsem gerçek olduklarını varsayıyorum. dediğim gibi gösteriş amaçlı öylesine sorulmuş da olabilirler gerçekten fikir ihtiyacından da. ona bir şey diyemem.

şimdi mesela ben 500 bin lirayı bile çok büyük görüyorum ama anası babası memur olup iyi eğitim görmüş, mühendis olup ayda 100 bin kazanacak noktaya gelmiş, tek çocuk, dedesinden babasından vs. 3-5 tane dükkan/arsa kalmış birisi en az 20-30 milyonluk malın üstünde oturduğu halde "zengin" gibi yaşamıyor veya bununla ne yapacağını bilemiyor olabilir. bu adamla arkadaş olup aynı ortamlarda takılabilirsin. işinde gücünde, büyük harcaması olmayan, standart vatandaş gibidir. böyle birinin bir gün "ya ben işimde gücümdeyim bi ihtiyacım da yok ama böyle şeyler var bizde, bunlarla ne yapabilirim?" diye sorması bana çok uzak ihtimal gelmiyor... illaki gösteriş veya champagne problem olmak zorunda değil. öte yandan benim böyle bir duyuru görünce kahkaha atmam da tuhaf karşılanmaz sanırım "yuh ne dertler var" diye.
0
mark greg sputnik
(19.12.24)
gerçeği de var yalanı da.
bir de şu lafa hastayım "bu kadar param olsa buraya sormam / burada yazmam"
bunu yazan adam hiç zengin tanımamıştır kesin.
nereye sorarsın mesela?
ayrıca buraya soran adam burada verilen cevabı harfiyen yapacak değil.
her yerden görüş alır, bildiğini yapar.
gidip eşe dosta sorsa herkes o paraya göz koyar.
anonim kalmak daha iyi.
0
abelardo
(19.12.24)
bence değil ama ruhum işsiz olduğu için cevap yazıyorum. bu sitenin olayı da bu değil mi zaten?
0
titanyum22
(19.12.24)
bence çok büyük çoğunluğu gerçek.
herkes bizimle aynı segmentte değil. olmak zorunda da değil.
az önce kanyon istanbul'un kiralarına baktım, onlarca daire.
ve dedim "bu kiraları kim ödüyor olabilir ki ? bu imkansız!"
imkansız değil.
gelip buraya akıl danışmasıda bana makul geliyor.
ben de çok fazla şey danışıyorum.
0
WithWorth
(19.12.24)
Kusura bakmayın lütfen ama çekememezlik ve veya eziklik psikolojisi bu tarz düşünceler. Sözlük’te çalışılan pozisyonlar ve maaşlar başlığına herkes 100k alıyor nerede bu fakirler diyenlerle aynı kafa
0
gabe h coud
(19.12.24)
Gözümüze sokmaya çalışmayıp, rastgele bir yerde konusu geçtigi için bahseden olursa inanabilirim. Ama her gün x markadan don aldım diye anlatanlar inandirici gelmiyor ya da gerçekse bile muteahhitlikle para bulan ilkokul mezunu görgüsüz keko profili çiziyor. Parası gerçekten varsa bile ciddiye alinmayacak kişiler

Evet 10 milyon dolarım olsa girmem abi siteye, gayet de mantıklı bir arguman. Nesini begenmiyorsunuz
0
abuzer
(19.12.24)
Duyuruya hos geldin.

Ben senin dikkatini çeken bu tarz yorumlari yillar önce dile getirmistim. Buranin popülasyonu gerçekten bizim alistigimiz profilden çok uzak.

Mesela birisi vardi, tek sorun ettigi sey Amerika'ya gitmesi durumunda yeni bir araba alip almayacagina deger mi sorusuydu.

Bahsettigin tipler lokasyon olarak yurt disinda olmasina ragmen beyin olarak hâlâ göç edememis kisiler.
0
feastofthedamned
(19.12.24)
Gerçek olmama ihtimali olma ihtimalinden yüksek. Amerikada yaşıyorum. 5800 dolar, 7800 dolar gibi rakamlara toplumun %25'i falan ulaşabiliyordur. Daha ilgincini söyleyim, arabası olmayan çok insan var.

Türkiye'nin %70'i memur ve asgari ücretliden oluşuyordur. Ama torpille iyi işlere giren ve iyi kazanan çok var. Liyakatli azınlık da var ama sistem onlara bir şey yapmaya izin vermiyor.

Gerçek hayat ve sosyal medya arasında uçurum var. Ben bizzat gözlemliyorum. Özellikle yurtdışı göç video içerikleri kolpa.
0
wd40
(19.12.24)
Bundan 4 sene önce çalıştığım işyerinde şimdi düşününce komik denebilecek paralara çalışıyordum.

O zamanlar ilgili sorulara ve sözlükteki başlıklara bakınca aynı şekilde lan maaşlı çalışan olarak nasıl böyle paralar kazanılabilir diyordum.

Biraz şansın yardımıyla işinizde iyiyseniz olabiliyor.
0
kimlanbu
(20.12.24)
10 tanesinden 9unun yalan olduğunu düşünüyorum. O duyurularda bahsedildiği kadar param olsa bir internet sitesinde asla vakit kaybetmem, ki maddi durumumun nispeten iyi olduğu zamanlarda sozlukmus, sosyal medyaymis açıp bakmıyorum bile, gezmekten, alışveriş yapmaktan etc.
0
sanguine
(20.12.24)
Duyuru'da, sözlükte her türden insan var olabilir. Geçen bordo bereli bir sözlük yazarı ile mesajlaştım sözlükte.
0
komando kani var bende
(21.12.24)
Benim dramlarım sahte gibi duruyor ama gerçek.
0
Kahvedesu
(21.12.24)
paranın kimde olduğu belli olmaz diye boşuna demiyorlar.

ekipte bir tane junior var.
geçen kolunda rolex ile gelmiş(orjinal)
adamı tanımasak sahte deriz fakat aileden durumu iyi.
0
nuisance2
(21.12.24)
(2)

excel'deki düşeyara tutarsızlığının sebebi ne olabilir?

m e b
selamlar.excel'de, görselde görebileceğiniz üzere tablo birden veri çekip tablo ikideki ilgili sütuna değerleri eklemeye çalışıyorum. ama bu formül tüm hücrelerdeki hücre yapıları aynı (sayı) olmasına rağmen hepsinde çalışmıyor, bazılarını hariç tutuyor ve "#YOK" hatası alıyorum ama o verileri ctrl+
selamlar.

excel'de, görselde görebileceğiniz üzere tablo birden veri çekip tablo ikideki ilgili sütuna değerleri eklemeye çalışıyorum. ama bu formül tüm hücrelerdeki hücre yapıları aynı (sayı) olmasına rağmen hepsinde çalışmıyor, bazılarını hariç tutuyor ve "#YOK" hatası alıyorum ama o verileri ctrl+f ile kaynak listede aratınca bulabiliyorum. sebebi nedir?

kullandığım formül aşağıdaki gibi. 500 tane hücrenin yalnızca 93'ünde işlemiyor.



=DÜŞEYARA(B2;UrunFiyatlariRaporu!$A$2:$E$2953;3;0)
=DÜŞEYARA(B2;UrunFiyatlariRaporu!$A$2:$E$2953;4;0)
=DÜŞEYARA(B2;UrunFiyatlariRaporu!$A$2:$E$2953;5;0)

i.hizliresim.com
0
m e b
(17.12.24)
İki tablodan birinde sonda boşluk kalmış olabilir. Onu kontrol ettiniz mi?
0
evrim halkasi
(17.12.24)
@evrim halkasi: o kadar türkçe ve ingilizce kaynağa baktım ama bulamamıştım, gerçekten sorun buymuş, çok teşekkür ederim. sayenizde binlerce kalemi manuel olarak işlemekten kurtuldum :)
0
🌸m e b
(17.12.24)
(11)

özgürlüğün çok muğlak ifade olması ya da benim gereksiz hassasiyetim...

m e b
selamlar.gün geçmiyor ki insan ve toplum arasındaki ilişkileri irdelemeden kafayı yemeyeyim.bir insanı bizi/diğerlerini rahatsız edecek seviyede sesli konuşunca uyarabiliyoruz da neden gürültülü şekilde yemek yediğinde, cak cak sakız çiğnediğinde, kulaklık olmadan video izlediğinde uyaramıyoruz? mis
selamlar.

gün geçmiyor ki insan ve toplum arasındaki ilişkileri irdelemeden kafayı yemeyeyim.

bir insanı bizi/diğerlerini rahatsız edecek seviyede sesli konuşunca uyarabiliyoruz da neden gürültülü şekilde yemek yediğinde, cak cak sakız çiğnediğinde, kulaklık olmadan video izlediğinde uyaramıyoruz?

misal yanımda kahvaltı eden bir eleman var, bildiğin biberi çatır çutur yiyor, o biberi her çatırdatışında kafama silahla ateş eder gibi hissediyorum. çayını içmiyor, hüpletiyor. o her hüüüppğppp edişinde beynim ikiye ayrılıyor sanki.

yan tarafta da temizlikten sorumlu kadın cak cak sakız çiğniyor, aynı şekilde metroda da denk geliyorum. adam hiçbir rahatsızlık duymuyor ve sakızı ağzında havai fişek gibi patlatıyor veya cak cak geviş getiriyor.
başka bir adam hiçbir şekilde etrafı önemsemeden kulaklıksız bir şekilde video izliyor, hiçbir rahatsızlık da duymuyor.

ofiste beni zerre ilgilendirmeyen, hatta nazik bir şekilde "bu konu hakkında pek bir bilgim veya alakam yok, bu yüzden yorum getiremiyorum" dememe rağmen yarım saat boyunca bana hiçbir katkı sağlamayacak veya karşı tarafa yararım dokunmayacak bir konunun muhatabı oluyorum.

metrobüste kadın yanına kimse oturmasın ve diğer koltuklar boş diye yanına çanta koyuyor, siz oturmak isteyince of puf ediyor.

atm'de sıra bekliyorum, önümdeki kişi işini bitirmiş ama hala kenara geçmiyor, çektiği parayı orada sayıyor ve bu süreçte de küçük çocuğunun atm'nin düğmelerine rastgele basmasına göz yumarak atm'nin donmasına sebep oluyor.
asansörde de çocuklarının her düğmeye basmasına ses etmeyen ve asansörün her katta durmasına sebep olan tipler de aynı şekilde.

ya bu toplum içinde yaşamaya uyum sağlayamamış tipler, anladık da bu şeyler özgürlüğün minimal örnekleri mi yoksa uyarmak en olağan ve doğal bir eylem midir? kafayı mı sıyırıyorum? çok mu takıyorum?
0
m e b
(12.12.24)
bu durum ülkemizin bir anda köylüyken şehire geçmesiyle oluşmuş bir durum. bu durumun seni rahatsız ettiğini karşı taraf düşünmüyor. ben de senin gibi aynı şeylerden rahatsızım.
dolmuşta ayakta gitmemek için dolmuşu durdurup inen kadına dolmuşta oturan ve ayakta duranlar tepki gösterdi. söylemleri şuydu: biz her gün böyle gidip geliyoruz.
olay kabullenmek...
önemli olan kabullenmeyip bu insanları uyara uyara adam edeceğiz ya skt.r olup gideceğiz.
0
mikahakkinen
(12.12.24)
Öncelikle çok rahatsız olursanız insanları uyarırsınız da, insanları uyararak bir yere varamazsınız. Bahsettiğiniz şeyler, ki ne kadar büyük problemler oldukları tartışılır, bir insanın yetişkinliğinde sizin uyarınızla ya da bir başka sebeple "Toplu taşıma araçlarında yüksek sesle müzik dinlememeliyim" diye bir aydınlanmayla değişecek bir davranış kalıbı değil.

İnsanlar bu tür şeyleri yapmayı ya bu tür şeyler artık normal karşılanmadığında bırakıyorlar, bunun için de bu tür şeylerin görece nadir şeyler olması lazım ki yapanlar üzerinde belli bir toplum baskısı olsun. Ya da en başından bunları yapmamak üzerine eğitilmeleri gerekiyor.
0
salihdt
(12.12.24)
özgürlük çok da muğlak bi ifade değil aslında. zaten saydıklarınızın da özgürlükle alakası yok. saygısızlık diyebiliriz daha çok.
0
elorelia
(12.12.24)
benim kriterim su. bir yerde azinliksam sesimi cikarmam. cunku kabul gormus ve normali bu. ama cogunluksam ilk ses cikaran ben olurum.

yani zurih'te bir metroda boyle bisey olsa hakkimi ararim; ama istanbulda metrobuste sadece rica ile yetinirim. diger turlu basina bela, stres almak disinda hic bir fayda gelmez.
0
buenosdias
(12.12.24)
Maruz kalmamak için kulaklık şart. Bu insanları siz değiştiremezsiniz. Uyarsanız ya kabahatli çıkarsınız ya da etkisi olmaz.
0
auroraaurora
(12.12.24)
yazdıklarında haklısın, ben de çok rahatsız oluyorum bunlardan. ilk defa cevapların neredeyse tamamına katıldım.
cinnet ne alaka onu anlamadım
"bu durum ülkemizin bir anda köylüyken şehire geçmesiyle oluşmuş bir durum."
"özgürlük çok da muğlak bi ifade değil aslında. zaten saydıklarınızın da özgürlükle alakası yok. saygısızlık diyebiliriz daha çok."
"İnsanlar bu tür şeyleri yapmayı ya bu tür şeyler artık normal karşılanmadığında bırakıyorlar, bunun için de bu tür şeylerin görece nadir şeyler olması lazım ki yapanlar üzerinde belli bir toplum baskısı olsun."
"benim kriterim su. bir yerde azinliksam sesimi cikarmam. cunku kabul gormus ve normali bu. ama cogunluksam ilk ses cikaran ben olurum."
0
abelardo
(12.12.24)
Hepsini okudum. Muğlak olan neresi? Bunların hiçbiri özgürlükler içinde değil. Hepsi toplum içinde yaşama kurallarına uymama. Evet çay dahil.

Belki biber hariç. Onda da kahvaltı yeri önemli. Yemekhane, restoran, cafe falan ise biber ses çıkarabilir. Ofis içinde çalışma alanında ise o da özgürlük değil. Yani sen rahatsız oluyorsan değil. Olmuyorsan çayınızı beraber hüpletirsiniz
0
nawar
(12.12.24)
Saydıklarınızın hepsi, %100 oranında beni de rahatsız ediyor. Bir tanesi bile istisna değil.

Ancak yanındaki boş koltuğu parselleyen kişinin yaptığı şey dışında bunlar "özgürlüğün minimal örnekleri"

İnsanlar kaba olmak konusunda özgür. Saçmalamak konusunda da özgür. Her saygısızlık, toplumun her genel geçer kuralına aykırılık özgürlük sınırları dışında tutulamaz.

Özgürlüğün sınırı bir şeyin sizi veya bir grubu rahatsız etmesi üzerine çizilemez. Eğer birisi kendi doğruları üzerine, sizin o ortamdaki davranışınızı aktif şekilde kısıtlamıyorsa (örneğin ezan vakti diye kulaklığınızı çekip almıyorsa) ve yaptığı şey yasalarca özellikle kısıtlanmamışsa (çıplak dolaşmak vs.) o kişi o yaptığı şeyi yapmakta özgür. En genel geçer tanım bu. Yasaları işin içine kattığımız için felsefik anlamdan ziyade pratik anlamda özgürlüğün tanımı bu.

Özgürlüğün tanımı içine başka ne giriyor peki? Siz de bunlar hakkında rahatsızlığınızı dile getirmekte özgürsünüz. İnsanlar özgürlüğü hep tek taraflı düşünüyor. Ancak yapılan davranışların sonuçları olur. Bir şeyi yapmakta özgürsünüz diye onu yaptığınızda tepki görmeyeceğiniz anlamına gelmez.

Siz de bu kişilerin alanını kısıtlamadan kendi rahatsızlığınızı dile getirebilirsiniz. Siz de bunu yapmakta özgürsünüz.

Toplumsal denge bu şekilde teraziye geliyor. Bu işler böyle yani. Çok karışık değil aslında. Her şeyin bir kuralı, formülü olamaz, bazı şeyler uzlaşıyla hallolur.

Birisi sesli sakız çiğniyor diye ona kabahatler kanunundan ceza kesildiği bir ortam düşünün, sizce de bu absürt olmaz mı?
0
akhenaten
(12.12.24)
Hocam askere gittiniz mi ?
6 aylik mi ?
Merak ettim.
0
WithWorth
(12.12.24)
@WithWorth: hayır, askerlikten muafım.
0
🌸m e b
(13.12.24)
skerler eşiğine gelip insanların suratına içinden geçenleri dan dan konuşmaya başlayana kadar böyle gidecek. fakat sen erkek olduğun için olayın alevlenip yaralamalı kavgaya dönüşme olasılığı yüksek. karşındakini ölçüp biçip ona göre içindekileri söylemeye başla derim. işin zor meb kardeşim.
0
titanyum22
(13.12.24)
(6)

yüzüklerin efendisi ayrı ayrı mı, yoksa tek cilt mi alınmalı?

m e b
selamlar.bu seriyi hiç okumadım, izlemedim.önce kitaplarını okumak istiyorum. ama ayrı ayrı üç kitap olarak mı yoksa tek ciltlik basımını mı almalıyım? tek ciltlik basımı çok şık ve daha ağırbaşlı duruyor ve o dünyanın/hikayenin derinliğiyle örtüşüyor gibi ve biraz daha ucuz. ama ayrı ayrı almayı da
selamlar.

bu seriyi hiç okumadım, izlemedim.

önce kitaplarını okumak istiyorum. ama ayrı ayrı üç kitap olarak mı yoksa tek ciltlik basımını mı almalıyım?

tek ciltlik basımı çok şık ve daha ağırbaşlı duruyor ve o dünyanın/hikayenin derinliğiyle örtüşüyor gibi ve biraz daha ucuz. ama ayrı ayrı almayı da arşiv anlamında istiyorum, toplu taşımada taşıması daha kolay olacak vs.

ayrıca tek ciltlik basımında kırpmalar mevcut mu, hiçbir fikrim de yok.

ya da ayrı ayrı basımlarını e-kitap olarak okuyup arşivimde yer alması açısından tek ciltlik eserini mi satın alayım?

bu bağlamda, bu seriyi çok sevenlerden fikir almak isterim.
0
m e b
(10.12.24)
Ben okumak için 3 cilt koleksiyon için tek cilt almıştım 100 sene önce falan ama bugün olsa sadece 3 cilt alırdım diyorum ama muhtemelen yine 3 ciltle birlikte tek cilt olanı da alırdım, çok güzel çünkü.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(10.12.24)
Tek cilt kitaplıkta güzel duruyor kulağa hoş geliyor ama kütük gibi kitabı okuması zor, bunu otostopçunun galaksi rehberinde yaşamıştım, ayrı ayrı okumak için daha iyi
0
grimavi
(10.12.24)
nasıl, hangi pozisyonda kitap okuduğuna bağlı :) tek cildi öyle yatarken ya da tuvalette filan okunmaz, baya ağır.

okumak için ayrı ayrı, kitaplıkta durması için de tek cilt aldım ben.
0
king lizard
(10.12.24)
elimde hem yüzüklerin efendisi, hem de otostopçunun galaksi rehberi tek cilt vardı ama rahat okuyabilmek için ayrıca set olarak alıp öyle okudum. çünkü tek cilt hakikaten okunmuyor, oradan oraya taşınmıyor. kucakta bile okunmaz o kitap, çalışma masasına açıp öyle okuman lazım.

benzer bir sorunu şu an denemeler’de yaşıyorum. alfa’nın 1200 sayfa civarı ciltli baskısını aldım, okumak resmen çile. gece vardiyalarında kitap okuyabiliyorum diye işe de götürüyorum, postacı çantamı tek başına dolduruyor.
0
phoarbix
(10.12.24)
Bende hem dijital (e-kitap) hem de tek ciltlik hali var. Tek cilt olanı taşımak da oturarak ya da masa başında olmadığı sürece okumak da zor. Hatta Silmarillion ve Hobbit de kitap olarak var ama tekrar okurken e-kitap olarak okudum. Çünkü Kindle'da okumak daha kolay. Kağıt olarak okumak istersen 3 cilt, koleksiyon/arşiv istersen tek cilt alabilirsin. Tamamen sende yani konu.
0
nawar
(10.12.24)
tek ciltten okumak zor olur, seri şeklinde alın. çok severseniz tek ciltliğini de alıp saklarsınız. ben kara kitap'ı çok severim misal, 25. yılda özel baskısı çıktı onu da aldım.
kısaltma yok.
şu dediğiniz de mantıklı: "ya da ayrı ayrı basımlarını e-kitap olarak okuyup arşivimde yer alması açısından tek ciltlik eserini mi satın alayım?"
e-kitap okumakta sorun yoksa öyle yapın.
0
suyin
(10.12.24)
(3)

bunlardan hangisine başlayayım? (kitap)

m e b
selam.şu an hakan günday'dan kinyas ve kayra'yı okuyorum ve başlardayım. bu kitap bittikten sonra hangisine başlayayım?a. gonçarov - yamaçb. steinbeck - gazap üzümleric. steinbeck - cennetin doğusud. reşat nuri güntekin - çalıkuşue. peyami safa - bir tereddüdün romanı (daha önce okuyup çok sevmiştim
selam.

şu an hakan günday'dan kinyas ve kayra'yı okuyorum ve başlardayım. bu kitap bittikten sonra hangisine başlayayım?

a. gonçarov - yamaç
b. steinbeck - gazap üzümleri
c. steinbeck - cennetin doğusu
d. reşat nuri güntekin - çalıkuşu
e. peyami safa - bir tereddüdün romanı (daha önce okuyup çok sevmiştim, tekrar okumak için satın aldım)
0
m e b
(22.11.24)
cennetin doğusu inanılmaz bir kitaptı. bence steinbeck'in en iyi kitabı. onu okuyabilirsin.
0
efreet sultan
(22.11.24)
Cennetin Doğuşu +1
0
babilfish
(22.11.24)
bunlarin arasinda cennetin doğuşu
0
deckard
(22.11.24)
(11)

çok üzgünüm...

m e b
merhaba.çok ergence bir duyuru olacak, biliyorum ama yine de yazmak istedim.12 senedir tanıdığım çok yakın arkadaşım var, adına ali diyelim. kendisiyle fırsat buldukça buluşur, vakit geçiririz. yine ortak arkadaşımızla da öyle, ona da mehmet diyelim. şimdi ali, mehmet'i arar ve genelde telefonlarına
merhaba.

çok ergence bir duyuru olacak, biliyorum ama yine de yazmak istedim.

12 senedir tanıdığım çok yakın arkadaşım var, adına ali diyelim. kendisiyle fırsat buldukça buluşur, vakit geçiririz. yine ortak arkadaşımızla da öyle, ona da mehmet diyelim.

şimdi ali, mehmet'i arar ve genelde telefonlarına hiç cevap alamaz. sürekli tekrarlanan bir durum ve bu durumdan epey şikayetçi olurdu. buluştuğumuzda sıcaklık/soğukluk olmuyor ama.

şimdi bazen ali'yi ne kadar ararsam arayım, dönmez. hiç aramamışım gibi davranır, instagram'dan reels gönderir. ama kendisi arayınca telefonuna bakmak zorundasın. bu konuda çok uyardım onu, ben ona nasıl bakıyorsam onun da benim telefonlarıma bakması için vs.

ali iki hafta önce yine ölü taklidi yaptığı ama reels attığı bir zamana girdi. ben de bir hafta boyunca hiçbirine dönüş yapmadım, ne aradım, ne sordum, ne de whatsapp/instagram mesajlarına cevap verdim. aradan 5 gün geçince beni aradı, hiçbirine yanıt vermedim.

akşamında bana "eyvallah" diye kısa bir mesaj attı whatsapp'tan. ben de içimi boşalttım "sadece senin mi kuralların önemli? sadece senin mi ilkelerin veya kendine saygın var? mehmet'i sırf bu yüzden defterden silmeyi isteyen birisi olarak niye beni aynı şeye maruz bırakıyorsun? sırf ne hissettiğimi anla diye telefonuna cevap vermedim, mesajlarını yok saydım" diye. "bunca senelik arkadaşlığımızı hiçe sayıyor ve saçma sapan tripler atıyorsun" diye yanıt verdi bana.

sonra mallık yapıp buluşmak, yüz yüze görüşmek için bulunduğu yere gittim ama gelmedi, iki saat gidiş iki saat dönüş olarak gece eve geldim. yine mallık yapıp iki günde bir mesaj attım ya da aradım ama hiçbirine de dönmedi.

kısacası iki haftadır konuşmuyoruz. ben haksız mıyım?
0
m e b
(21.11.24)
klişe bir cümle olacak ama sen daha iyilerini hak ediyorsun. diğer iki dallama zaman geçirmek için takılıyormuş birbirleriyle. sen belli ki arkadaşlığa değer veren bir insansın. bunlarla takılıp üzüleceğine geçici bir süre yalnız kal daha iyi. hak eden insanlara vaktini harcamak gerek. eski dost eski arkadaş diye tepene çıkarma. hayatından çıkardığında hiç özlemeyeceksin bunları sana garanti veririm.
0
titanyum22
(21.11.24)
Yeterince yedeklik yapmissiniz. Uzuluyorsaniz sorun değil bu normal emek vermişsiniz. Bir daha aramayın gereksiz insanları hayatınızdan çıkarın. Yalnız kalmak bundan daha iyi.
0
aslagülümseyenbirkediyegüvenme
(21.11.24)
Haksızsınız demeyelim de, bence bu meseleyi bu kadar mesele haline getirmemek gerekirdi. Haklı olmak bu kadar isyan etmeyi gerektirmiyor bence bu konu özelinde.

Siz o sıralar acaba etrafınızda birilerine mi ihtiyaç duyuyordunuz da böyle patladınız belki? Eğer öyleyse doğrudan "bu aralar beni boş bırakmayın" diye konuşabilirmişsiniz örneğin.
0
akhenaten
(21.11.24)
@akhenaten: aksine kendisinin ihtiyacı vardı. ayrıca konu haklı olmak olsaydı ben işten sonra eve geçip de gidiş dönüş 4 saat yol çekmezdim. benim kırıldığım nokta aynı davranış için farklı muamele görmem. telefondan bu kadar yazabiliyorum.
0
🌸m e b
(21.11.24)
Hayatından çıkar bu insanı l. Başın ağrıycagina onsuz kal daha iyi
0
pembediken
(21.11.24)
100% haklısınız.
0
gloomy
(21.11.24)
Çok peşinde kosmussun, hakliyken haksız olmussun
0
abuzer
(21.11.24)
Çıkar böyle insanları hayatından cidden iyi gelmezler, kendisine yapılmasını sevmez ama başkalarına rahatlıkla yaparlar böyle davranışları böyle insanların kötü davranış konusunda pek sınırı da olmuyor.
Haklılığı haksızlığı da düşünme çok yormaya değmez.
0
atom karincanin torunu
(21.11.24)
ali gibi birinin 12 yıldır hayatınızda "çok yakın arkadaş" sıfatıyla yer alması başlı başına faul zaten. haklısınız ama bunca zaman bunları sineye çekmeniz ona böyle davranma alanlarını açıyormuş, niye açtım bu alanları diye de kendinize bi sorun.

bırakın gitsin, nihayet bu sözde arkadaşlık kendi miadını tamamlamış bitmiş işte, kasmayın.
0
Phoebe
(22.11.24)
Erkekler arasinda her aramaya donmeyen tipler olabiliyor ama genelde alttan laf sokulur bu durumlarda, ic bosaltma seklinde kirginlik olusturacak kadar kavga gurultu olmaz genelde.Keske anlamasini saglayacak kadar siz de aynisini yaptiktan sonra patirti gurultu yapmasaymissiniz ama olan olmus.
0
turkuaz
(22.11.24)
ne olursa olsun kalkıp yanına gelen insana da geri dönüş yapmayan birinin bunca senelik arkadaşlıktan falan bahsetmesi saçmalık. kaç yaşındayız yahu, bu tarz keskin hareketler için çok daha keskin duygu durumlar ve kaçınılmaz yıkımlar yaşanmasını ancak mantıklı bulabilirim. iki yetişkin insandan birinin böyle davranması yakışıksız. salın kendi haline bence. salamıyorsanız da son bi içinizi döküp, içiniz nasıl rahat edecekse o şekilde umursamayarak davranın
0
her giriste sifresini unutan adam
(22.11.24)
(4)

iphone'da benzer fotoğrafları silme?

m e b
selam.iphone'da 16 bin küsur fotoğraf var ve hafızam doldu. bilgisayara yedekleme yapmak zaten aşşşşşşşşırı zor. dolayısıyla önce var olan fotoğrafların beznerlerini eleyip en düzgün olanlarını tutmak ve yedeklemek istiyorum.bunun için `kullandığınız` bir yöntem veya uygulama var mı? aradığım şey `y
selam.

iphone'da 16 bin küsur fotoğraf var ve hafızam doldu. bilgisayara yedekleme yapmak zaten aşşşşşşşşırı zor. dolayısıyla önce var olan fotoğrafların beznerlerini eleyip en düzgün olanlarını tutmak ve yedeklemek istiyorum.

bunun için kullandığınız bir yöntem veya uygulama var mı? aradığım şey yinelenenleri silmek değil (ki onu zaten yaptım), benzerlerini silmek. xiaomi kullanırken böyle bir özelliği vardı mesela. örneğin aynı mekanda farklı 5-6 fotoğraf çekmişim, telefon bunu algılayıp kalite olarak en iyi olanına yıldız koyuyordu, ben manuel ya da otomatik olarak siliyordum birkaç tıkla. iphone'da bunu nasıl yapabilirim?
0
m e b
(08.11.24)
iphone'da dediğiniz tarzda bir şeyi ne duydum ne de gördüm ama söylediğinizden yola çıkarak şöyle bir şey önerebilirim. (sadece bir fikir)

fotoğraflarda arama kısmında mekan/bölge ismi yazılarak arama yapılabiliyor belki o şekilde çözülebilir ya da google fotoğraflardan yardım alınabilir.

farklı bir yöntem varsa yazan arkadaşlardan ben de öğrenmiş olurum :)
0
gilbeys
(08.11.24)
mac varsa bu isi photosweeper uygulamasi yapio
0
buenosdias
(08.11.24)
@gilbeys: evet ama öyle çok amele işi oluyor ya :(


@buenodias: mac yok maalesef.
0
🌸m e b
(08.11.24)
Hocam iphone fotoğrafları en üst kalitede çekmeye ayarlı, bu da bir fotoğraf yaklaşık 4-5 mb demek

Silmek yerine toplu yeniden boyutlandırma yapan uygulamalar vardır, hepsinin boyutunu çözünürlükten kaybetmeden yarı yarıya azaltabilirsin

64gb foto varsa 30-40 gb a düşer, sonra çoklu fotoğrafları silme formülü bulana kadar yer kazanmış olursun
0
grimavi
(09.11.24)
(6)

son bekar arkadaşın da yuvadan uçması

m e b
selam.yakın arkadaşlarımın hepsi evlendi, geriye bir tek ben ve en yakın arkadaşım kalmıştı. şimdi o da biriyle konuşuyor ve durum ciddi, evliliğe doğru yol alıyor gibi. son gönül ilişkileri onu epey yıpratmıştı ve şimdi mutlu duruyor. ben de onun adına çok mutluyum ama şahsi olarak üzgünüm çünkü ne
selam.

yakın arkadaşlarımın hepsi evlendi, geriye bir tek ben ve en yakın arkadaşım kalmıştı. şimdi o da biriyle konuşuyor ve durum ciddi, evliliğe doğru yol alıyor gibi. son gönül ilişkileri onu epey yıpratmıştı ve şimdi mutlu duruyor. ben de onun adına çok mutluyum ama şahsi olarak üzgünüm çünkü neredeyse hep vakit geçirdiğim ve yeryüzünde en çok sevdiğim ve kendisiyle özgürce birlikte vakit geçirdiğim, canımız nereye isterse şak diye gidebildiğimiz bu arkadaşımın da evlilik yoluna gitmesi beni çok ciddi üzüyor. çünkü evlenip de farkında/gönüllü olarak ya da olmayarak değişmeyen hiçbir arkadaşım olmadı. şimdi en yakın arkadaşımla da böyle olacak olmamız beni derinden üzüyor. normalde zaten aidiyetsizlik hissediyorum bu hayata karşı ama en yakın arkadaşlarımla buluştukça bu düşüncelerim arka planda kalıyordu. şimdi komple yalnızlık duygumun üstesinden de gelemeyeceğimi hissediyorum.

dediğim gibi, kendisi adına mutluyum. çünkü uzun bir süre sonra ilk defa gerçek anlamda heyecanlı görüyorum onu ama yine de bencillik mi bu düşünme şeklim?
0
m e b
(04.11.24)
Bencillik her insanın içinde var, kimse melek değil sonuçta. bencil bir karaktere sahip olmak farklı. Neticede yakın arkadaşınız evlenince bu sizin sosyal hayatınızı da etkiliyor, buna canınızın sıkılması doğal. Onun adına sevniyor olmanız daha belirleyici sizin karakteriniz adına.

İster istemez böyle oluyor. Birisi evlenince, uzun ve ciddi bir ilişkide olunca bazı şeyleri arkadaşlarıyla paylaşmak yerine birlikte olduğu kişiyle paylaşıyor artık, onunla zaman geçiriyor. Geçirmesi de gerek sonuçta, eve personel almamış, biriyle hayatını paylaşmış.
0
akhenaten
(04.11.24)
Kendi kendine zaman geçir, kendini sev. Sen , bir başkasıyla var olmadın. Kendine ait ol.

Arkadaşlarımızla 7/24 birlikte değiliz zaten, arada buluştuğumuz insanlar. Belki evlenecek olduğu için özellikle ilk zamanlarda biraz daha az görüşürsünüz o kadar. İşte, her zaman kendinle vakit geçirmeyi sevmen lazım. Hayat böyle ne yapacaksın.
0
rock n roll
(04.11.24)
Evlenen arkadaşlarla bağ kopmuyor aslında ama eskisi gibi her kafana estiğinde "hadi" diyemiyorsun.
0
kimlanbu
(04.11.24)
yenge sana çevresinden birisini ayarlasın ciddiyim. 4lü takılırsınız harika olur :)
0
theseachange
(04.11.24)
Yok bencillik değil herkes aynı üzüntüyü yaşar kendi adına. Normal bu. Farkındaysan aidiyetsiz değilmişsin.
0
muhayyer divan
(04.11.24)
normal, hayat böyle.
bir süre sonra hayattan da uçmaya başlayacak çevremiz.
www.youtube.com

hayat arkadaşı bu süreçte faydalı olur.
0
nuisance2
(04.11.24)
(13)

dilimizde şöyle bir durum var mıydı yoksa ben mi uyduruyorum?

m e b
selamlar.yazıda, bir kelimenin ek almış hali o kelimeyi iki anlama sürüklüyorsa hangi anlamda kullandığımızı vurgulamak için asıl kelime kökünden sonra gelecek eki kesme işareti ile ayırarak yanlış anlaşılmanın, muğlaklığın önüne geçebiliyoruz.bunu sanki seneler seneler önce bir yerde okudum gibi ge
selamlar.

yazıda, bir kelimenin ek almış hali o kelimeyi iki anlama sürüklüyorsa hangi anlamda kullandığımızı vurgulamak için asıl kelime kökünden sonra gelecek eki kesme işareti ile ayırarak yanlış anlaşılmanın, muğlaklığın önüne geçebiliyoruz.

bunu sanki seneler seneler önce bir yerde okudum gibi geliyor ama aradım, taradım, bulamadım böyle bir bilgi. ben mi uyduruyorum acaba?

örneğin:

-bir sorun mu var? (bir problemin mi var?)
-bir soru'n mu var?

-onun elmasını çalmışlar.
-onun elma'sını çalmışlar.


biliyorum, örnekler zorlama gibi oldu da söylemek istediğime hizmet etsin diye rastgele aklıma geldiği için yazdım.
0
m e b
(21.10.24)
tabii ki de yok.
0
patronaj1
(21.10.24)
Dilbilgisi kuralı olarak yok, hiç görmedim ama informal yazıda vurgu için yapılıyor olabilir.
0
Bruce
(21.10.24)
Böyle bir şey yok, sen uyduruyorsun.

Anlam karışıklığı yaratabilecek cümlelerde kelimeler arasında virgül konulabiliyor anlatım bozukluğu olmasın diye. Onunla karıştırmış olabilirsin.

Örnek:
Hasta, adama doğru gitti. -> Giden kişi hasta, gidilen kişi adam.
Hasta adama doğru gitti. -> Giden kişi o, gidilen kişi hasta adam.
0
cek
(21.10.24)
Hocam öyle bir şey hiç olmadı, mesela 40-50 senelik kitaplara bakarsan bugün kullandığımız pek çok kural orada yok ama bu dediğini orada bile görmedim ben.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(21.10.24)
@Bruce: ya zaten kuraldan ziyade "yapsak da yanlış sayılmaz" tarzında bir şeydi bahsettiğim.

@cek: verdiğin örnek doğrudan bilinmesi gereken bir kural ya, onunla karıştırmamın imkanı yok :)
0
🌸m e b
(21.10.24)
Okulda öğrendim ancak ülke genelinde yapılan sınavlarda karşılaşmadım.
Zorunlu eğitim kapsamında öğretilmiş bir Türkçe dilbilgisi kuralıdır.
Farklı jenerasyonlardan gelen öğretmenlerce farklı kurumlar içinde öğretildiğine bizzat şahit oldum.
Bizdeki örnek; bir andan bahsedilirken "an'ı" olarak yazılmasıyla, hatıra anlamındaki "anı" kelimesini ifade etmekten kaçınmak üzerineydi.
0
Etanglement
(21.10.24)
@cek'in verdiği örnek doğru mu?
Ahmet, adama doğru gitti.' derken de virgül kullanırız. Yani oradaki virgül 'Ahmet ne tarafa ait' sorusuna cevap değil.
Ahmet, gidilen mi giden mi diye bir karışıklık yok orta yerde ama yine de virgül var.
:)
0
Mirket
(21.10.24)
@Mirket: ama senin örneğinde anlam karmaşasına yol açacak bir durum yok, virgül orada şart değil, o konuda bir sorunum yok. @cek'in örneğindeki gibi durumlarla yazılarda çok karşılaşıp doğrudan karşı tarafa "burada ne demek istedin?" diye soruyorum mesela.
0
🌸m e b
(21.10.24)
Yok öyme bir şey.
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(21.10.24)
hece ölçülü şiirlerde ölçü uysun diye yapılıyor, karacaoğlan yerine karac'oğlan yazılması gibi. sizdeki sebep farklı tabi.
0
zemberek
(21.10.24)
böyle bir kural yok, bundan daha vahimi eşsesli kelimeler için söylenebilir. ihtiyaç var mı derseniz; genelde konuşmanın, yazının konseptine göre anlam çıkarılır zaten, o yüzden çok ihtiyaç da yok bence.
0
mustafakesekci
(21.10.24)
böyle bi kuralın varlığını hiç duymadım.
resmi olmayan yazışmalarda (arkadaşa mesaj atmak gibi) ben kullanıyorum bu dediğiniz şekilde.
0
biseysorcaktim
(21.10.24)
hayır kesinlikle öyle bir kural yok ama sosyal medyada çok görmeye başladım bunu, sen de o yüzden kural sanmış olabilirsin

özellikle "an'ı yaşamak" deyiminde çok görüyorum. yanlış bir kullanım
0
titanyum22
(21.10.24)
(3)

duyuru hanımlarına cilt bakım sorusu

m e b
selamlar,ben iki-üç haftadır aşağıdaki ürünleri kullanıyorum; kullandığımı bilmeyenlerin birçoğu "yüzünde iyi anlamda bir değişiklik var" dedi ama ben kendimce ikna olamadım zannedersem, o kadar da bir değişiklik fark etmiyorum.bu ürünlere alternatif daha iyi önerileriniz var mıdır? yoksa bunlar kal
selamlar,

ben iki-üç haftadır aşağıdaki ürünleri kullanıyorum; kullandığımı bilmeyenlerin birçoğu "yüzünde iyi anlamda bir değişiklik var" dedi ama ben kendimce ikna olamadım zannedersem, o kadar da bir değişiklik fark etmiyorum.

bu ürünlere alternatif daha iyi önerileriniz var mıdır? yoksa bunlar kalite anlamında yeterli midir sizce?

yüz yıkama köpüğü: natur aren
yüz bakım jeli: bee beaty çay ağacı özlü yüz yıkama jeli.

(bu ikisini dönüşümlü kullanıyorum)

aydınlatıcı tonik: dermoskin aydınlatıcı tonik

cilt bakım serumu: alldermo - kolajen / alldermo c vitamini aydınlatıcı serum
(bu ikisini de dönüşümlü kullanıyorum)

cilt bakım kremi: diadermine expert active glow aydınlatıcı serum (ama krem şeklinde) (bu aydınlatıcı kremi de diğer ikisiyle dönüşümlü kullanıyorum)
0
m e b
(07.10.24)
Bro duyuru hanımı değilim ama kendi kullandıklarımı söyleyeyim:

Sabah, benim cildim yağlı olduğu için BHA içerikli yüz temizleme jeli, yüksek içerikli askorbik asit formunda c vitamini serumu, arbutin ve güneş kremi. Bu her gün.

Akşam: Yağ bazlı temizleyici ve yüz yıkama jeli, retinol, niacinamide. Bu haftada 5 gün, haftanın 2 günü de yüz temizliği sonrası AHA-BHA serum ve niacinamide. Benim cildim pek nemlendirici istemediği için kullanmıyorum ama senin cildin kuruysa sen kullanabilirsin.

Seninkine gelirsek köpük cildi çok kurutuyor, aydınlatıcı tonik muhtemelen c vitamini içeriklidir çok gerekli değil bence, kolajen kullanımı anlamsız, krem şeklinde dediğin aydınlatıcı serum da c vitaminidir muhtemelen, çok fazla c vitamini kullanmışsın, bunları güneş kremsiz kullanıyorsan leke yapabilir dikkatli ol.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(07.10.24)
Cilt tipine, yaşam biçimine (evden çalışmak, dışarda olmak, bütün gün pc karşısında veya sahada olmak vs vs) göre ihtiyaçlar çok değişir. O yüzden bakım işi çok kişisel ama tek söyleyebileceğim; olabildiğince içeriği temiz, doğal ürünler kullanmak elzem.

serum, krem, tonik vb. aşamaları kullanman güzel, yüzü her gün yıkamak net gerekiyor. Ben olsam bazı ürünleri değiştirirdim ama. Bilmediğim markalar var bakım rutininde onlara yorum yapamıyorum ama diadermine kullanmazdım mesela. Kozmetik değil eczane ürünü kullanırdım ben olsam, temiz içerik sebebiyle.

benim sevdiğim markalar; homemade aromaterapi, simya evi, bu ara bazı serumlarında (hydra skin ve c vit) skin sensual iyi gibi, ayrıca la roche posay her daim bebeyim.

bb krem: la roche posay
nemlendirici: kışın homemade aromaterapi, yazın skinsensual, simya evi veya la roche posay
tonik: gül suyu (%100 doğal bir şey ama marka ismini hatırlayamadım. meriç keskin'in kullandığından)
yüz temizleme: kışın hindistan cevizi yağı, yazın otacı köpük veya zjaia
gece serumu (retinol): bu ara skin sensual. ama bu bitince simya evi'ne geri dönücem galiba.
0
mor oje
(07.10.24)
Benim anladığım/bildiğim kadarıyla kolajen cilde sürmekle işe yarayan bir şey değil.
C vitamini güneş lekesi yapabiliyor, sık kullanmayın ya da gece kullanın.

Gündüz için hyaluronik asitli bir serum alabilirsiniz.
Bir de her gün güneş kremi, kış dahil.
0
kobuzchu kiz
(07.10.24)
(2)

telefona sürekli gelen uygulama (hb, getir, ys, trendyol) bildirimleri

m e b
selamlar.şu yemeksepeti, getir, trendyol, hepsiburada uygulamalarının bildirimlerinden GINA geldi. bunların bildirimlerini sadece sipariş sonrası görebileceğim bir ayar yok mu? o kadar araştırmaya çalıştım, sadece komple kapatabiliyormuşuz ama bu sefer de siparişlerin ne aşamada olduğunu kaçıracağım
selamlar.

şu yemeksepeti, getir, trendyol, hepsiburada uygulamalarının bildirimlerinden GINA geldi. bunların bildirimlerini sadece sipariş sonrası görebileceğim bir ayar yok mu? o kadar araştırmaya çalıştım, sadece komple kapatabiliyormuşuz ama bu sefer de siparişlerin ne aşamada olduğunu kaçıracağım.

güzel bir yöntemi/taktiği olan var mı?

belki faydası olur: işletim sistemi ios.
0
m e b
(30.09.24)
Android'de bildirimleri özelleştirebiliyorsun ama ios'u bilmiyorum.

Şahsen komple kapattım ben e-ticaret sitelerinin uygulamalarını. Çok merak ediyorsam uygulamadan girip bakıyorum iki dk kargo bilgilerine.
0
chicha_v2
(30.09.24)
Getir de sole bi taktigim var

siparis veriyorum takip edicen mi diyor evet diyorum bildirimi aciyorum siparisimi takip ediyorum.

Sonrasinda siparisim gelince bildirime yada gelecek bildirime basili tutuyorum bildirimi kapatiyorum

Boyle bir dongu icerisindeyim

Diger applerde full kapatiyorum bildirimi app icinden kargo takip vs yapiyorum

Yada siparisnverdiginde bildirimi full ac siparis grlince gir kapat
0
Zetnikov
(30.09.24)
(2)

duyuru'da isim şehir hayvan mı oynanıyor?

m e b
ikidir "hayvan/çiçek/kuş/börtü böcek olan erkek/kız ismi" soruları görüyorum, duyuruyu açanlar da farklı farklı kullanıcılar (zannedersem).durum ne, bir şey mi kaçırdım?
ikidir "hayvan/çiçek/kuş/börtü böcek olan erkek/kız ismi" soruları görüyorum, duyuruyu açanlar da farklı farklı kullanıcılar (zannedersem).

durum ne, bir şey mi kaçırdım?
0
m e b
(03.09.24)
aynısını soracaktım ya evet farklı kullanıcı adları ama üslup da aynı gibi
0
nundu
(03.09.24)
@ermanen/ @yadigar: selamlar. tabii ki kurallara aykırı vs diyemem, kimin ne duyuru açacağına da karar vermek haddime de değil. sadece çok spesifik bir konu üzerine üç farklı ama aynı tarzda duyuruyu görünce bir şey oluyor sanmıştım.
0
🌸m e b
(03.09.24)
(2)

instagram'da engellediğim kişi ortak arkadaş vasıtasıyla hikayemi görür mü?

m e b
selamlar.eski bir arkadaşı instagram'dan çıkardım ve sonrasında da onun beni engellediğini fark ettim.şimdi ben hikayede ortak arkadaşlarımızdan birinden bahsettiğimde ve o ortak arkadaşımız da bu hikayeyi kendi hikayesine eklediğinde hikayemi görebilir mi?internetten baktığımda kimisi evet , kimisi
selamlar.

eski bir arkadaşı instagram'dan çıkardım ve sonrasında da onun beni engellediğini fark ettim.

şimdi ben hikayede ortak arkadaşlarımızdan birinden bahsettiğimde ve o ortak arkadaşımız da bu hikayeyi kendi hikayesine eklediğinde hikayemi görebilir mi?

internetten baktığımda kimisi evet , kimisi hayır diyor.

tahminden ziyade kesin bilgisi olan var mı?
0
m e b
(02.09.24)
Ortak arkadaşınız bu hikayeyi kendi hikayesinde paylaşırsa tabiki görür. Bizzat tecrübe edilmiştir
0
limonlu eksi
(02.09.24)
Son güncellemelerden sonra, ekran görüntüsü olarak değil de direkt size bağlantı vererek paylaşıyorsa görmez. Arkadaşım hem engelleyen hem engellenen şeklinde deneyimledi ve her ikisinde de "Bu hikayeye ulaşılamıyor." dendi, sadece siyah ekran göründü. Yani cevap, hayır.
0
moonie
(02.09.24)

itunes telefonumu görmüyor, fotoğrafları bilgisayarıma nasıl kesip atacağı?

m e b
selam.iphone kullanıyorum, 23400 fotoğraf var ve 166 gb yer kaplıyor, şu an hafıza dolu diye bir şey yapamıyorum. telefonum "saklama alanınız dolu" uyarısını yapmadan önce itunes gayet de telefonumu görüyordu. sırf icloud abonesi olmak zorunda kalayım diye mi itunes görmüyor telefonumu bilmiyorum am
selam.

iphone kullanıyorum, 23400 fotoğraf var ve 166 gb yer kaplıyor, şu an hafıza dolu diye bir şey yapamıyorum. telefonum "saklama alanınız dolu" uyarısını yapmadan önce itunes gayet de telefonumu görüyordu. sırf icloud abonesi olmak zorunda kalayım diye mi itunes görmüyor telefonumu bilmiyorum ama belli tarihten önceki fotoğrafları bilgisayarıma kesip almak istiyorum. bu sefer de hata veriyor. ayrıca kopyala-yağıştır şeklinde almak istesem de klasör klasör ayıklıyor, ben binlerce fotoğrafı ve klasörü tek tek ayıklamak da istemiyorum.

özetle ben telefonumdaki fotoğrafları nasıl kesip alacağım içinden?

not: apple aygıutları programı yalnızca istediğim fotoğrafları telefona aktarmama yarıyor, telefondakileri ise (fotoğraf+müzik+dosya vs) komple bilgisayara yedeklememe izin veriyor, ben bunu istemiyorum.
0
m e b
(26.08.24)
(13)

yurt dışı yazışmalarında ülkemizi turkiye mi turkey olarak mı yazıyorsunuz?

m e b
selamlar.yurt dışından biriyle konuşurken ülkemizi turkey'den türkiye/turkiye'ye çevirdiniz mi yoksa turkey'den devam mı?ben "türkiye" olarak değil de "turkiye" olarak yazıyorum aksanlı harf ile karşıya zorluk olmasın diye.not: gerekli ya da gereksiz olup olmadığı açısından sormuyorum soruyu ama fik
selamlar.

yurt dışından biriyle konuşurken ülkemizi turkey'den türkiye/turkiye'ye çevirdiniz mi yoksa turkey'den devam mı?

ben "türkiye" olarak değil de "turkiye" olarak yazıyorum aksanlı harf ile karşıya zorluk olmasın diye.

not: gerekli ya da gereksiz olup olmadığı açısından sormuyorum soruyu ama fikrinizi yine de beyan edebilirsiniz tabii :D
0
m e b
(23.08.24)
Ben hala Turkey kullaniyorum, aliskanlik, resmi isim degisikliginin ne kadar yaygin bilindiginden emin olmadigim icin hic dusunmedim bile.
0
mbond
(23.08.24)
Mbond +1
Benim de hiç aklıma gelmiyor. O kadar is varken pek aklima gelmemesi normal.
0
logisticsmanager
(23.08.24)
Mbond+1

Benim yöneticim aşırı takıntılı “Türkiye” denmesine. 1-2 toplantıda Türkiye dedim, karşı taraf anlamadı ilk söyleyişte. Sonra da bir daha da kullanmadım. Zamanla aşırı yaygın bir hale gelir, karşı taraf kendiliğinden “Türkiye” der, o zaman kullanırım. Şimdi Turkey/Türkiye düzeltmesini toplantı ortasında yapacak kadar vaktim yok.
0
irene
(23.08.24)
Yazışmalarda Turkiye yazıyorum muhakkak. Konuşurken de kullanmaya çalışıyorum ama çoğu zaman ağzımdan Turkey diye çıkıyor. Muhatap olduklarım Turkiye deyince de anlıyorlar, sorun olmadı.
0
kaptan memo
(23.08.24)
refleks olarak ilk turkey çıkıyor elimden/ağzımdan ama turkiye diye düzeltiyorum hemen. bizim ve dünya'nın alışması 3-5 ayda olacak şey değil ama 3-5 yıla oturur herhalde
0
gitdaddy
(23.08.24)
Ben Turkey yazıyorum da benim eski şirketteki global'deki herkes Türkiye oldu niye öyle yazıyorsun diyip duruyorlardı. Websitesini, raporları vs hemen güncellemişlerdi.
Tayyip getirdi onu o yüzden kullanmıyorum ben diyip ülkemizin tanıtımını doğru yapıyordum ben de lol.
0
Bruce
(23.08.24)
Türkiye olarak yazıyorum.
0
Amaranta ursula
(23.08.24)
Turkey yazıyorum.
0
peki madem
(23.08.24)
diyecevaplandı
(23.08.24)
Turkiye yaziyorum, resmi isim neyse o olmali.
konusurken Turkey'e alismisim, ben Turkey diyorum ama yabanci arkadaslarim Turkiye diyor, sempatisi olanlar.
0
Coma
(23.08.24)
türkiye diye yazıyorum ben. onların ne dediği çok umrumda değil. türk olmakla gurur duyan ya da utanan birisi değilim. mantıken akıllarında türkiye diye yer etmesinin daha makul olduğunu düşünüyor, o yüzden öyle yazıyorum
0
mark greg sputnik
(23.08.24)
yazılı şeylerde Turkiye yazılabilir, konuşurken Turkey devam.

Yalnız Birleşmiş Milletlerde 6 ana dil varmış. Sadece İngilizcesi değişti galiba :D Fransızlar Turquie Almanlar Türkei demeye devam edecek. Bazı yabancılar da ülkenin adı değişti sanıyorlar, hayır mesela Almanlar kendilerine German değil Deutsch demenizi istiyor gibi düşünün diyorum.
0
nhk ni youkosu
(23.08.24)
Sacma bir degisiklik olmakla birlikte - cunku kimse sizin ana dilinizdeki ismi bilmek zorunda degil, bu cek cumhuriyetinin cekya diye degismesiyle ayni sey degil mesela - resmi bir durum varsa yani resmi bir daire soz konusuysa türkiye (mecburen) ama diger her yerde turkey kullaniyorum.
0
Kittie
(23.08.24)
(15)

Bu duruma gıcık olmam normal mi?

m e b
Selamlar. Yaşım 33, erkeğim. Bir kuzenim var, 40’larının başında. Onun da eşi 20’li yaşların ortasında. Bu kadın önüne gelen küçük büyük demeden ismiyle hitap ediyor. Kuzenim kime ismiyle hitap etse kendisi de çoğunlukla ismiyle hitap ediyor abi-abla demeden. Hadi, bunu es geçelim. Bir arkadaşım dah
Selamlar.
Yaşım 33, erkeğim.

Bir kuzenim var, 40’larının başında. Onun da eşi 20’li yaşların ortasında.
Bu kadın önüne gelen küçük büyük demeden ismiyle hitap ediyor. Kuzenim kime ismiyle hitap etse kendisi de çoğunlukla ismiyle hitap ediyor abi-abla demeden.

Hadi, bunu es geçelim. Bir arkadaşım daha var. Kendisiyle aramda 4 yaş var. Eşiyle aramda 8 yaş var.
Bu kadın da bana adımla hitap ediyor.

Tabii ki “m e b abi” denilip durmasını istemem ama bana “Sana nasıl hitap edeyim?” sorusu gelmeden böyle cart diye sadece ismimle hitap edilmesine de gıcık oluyorum.

Kısacası arkadaşlarımızla aramızdaki abilik-ablalık yaş farkına rağmen sırf samimiyet var diye abi-abla hitabının ortadan kalkması, muhatabımızın eşlerine de aynı hakkı veriyor da ben mi bilmiyorum?
0
m e b
(16.08.24)
Sen onlara abi/abla diye hitap et. Kıvrak zekâlı olanlar anlar.

Öyle bir hak vermiyor tabii ama o kişiler muhtemelen o "rahatlık"ta insanlar. Çok yüksek ihtimalle de saygı anlayışları, saygı kaliteleri yerlerdedir.

Bu biraz da kendi iç dünyamızla alakalı. İstersek bir anda karar verir ve bu tarz hitaplardan artık etkilenmeyiz. Şalteri ters yöne çevirmek gibi düşün.
0
muhayyer divan
(16.08.24)
Yani benim eşimle aramda 9 yaş fark var. arkadaş grubu da onunla benzer yaşlarda. Hatta bir kısmı daha büyük. Ben 12 yıldır bir kere bile "acaba abi/ abla desem mi?" Diye düşünmedim, hepsine isimleriyle hitap ediyorum. Onlar da sanıyorum ki bunu hiç dert etmedi.

Eşimin arkadaşlarına abla/ abi demek bana çok tuhaf gelir işin açıkçası.
0
fraise
(16.08.24)
Yani bu ''abi abla'' demek sadece bizim kültürümüzde, dilimizde var galiba. 33 yaşındayım 50 yaşında arkadaşım da var benim abi demem mesela ya da benden küçük 20-21 yaşında tanıdıklarım, arkadaşlarımdan da abi demesini beklemem. Demek isteyen desin tabi dert etmem.

ha bu hakkı veriyor mu vermiyor bu sorununun cevabı bende yok maalesef ancak ben saygısızlık olarak görmediğim için bir şey diyemiyorum. Bunun sen-siz olayından farklı bir durum olduğunu düşünüyorum. Ha herkesin beklentisi, bakış açısı farklı olduğu için de sizi rahatsız eden bir durum olabilir elbette.

bunu samimiyetinize göre açıklayabilir ya da bir şekilde hissettirebilirsiniz belki ancak ikinci seçenek için bir fikrim yok maalesef :)
0
orta buyuklukte bir ulkenin krali
(16.08.24)
Bahsedilen eşler %99,99 kadın. Kadınlar, yaş farkı olmadan herkese (yürüdüklerini düşündükleri kişiyle araya mesafe koymak istedikleri zaman hariç) ismi ile hitap etmeye yatkın. Bonus olarak ünlülere de isimle hitap etme var. Yani "Burak Kut" yerine "Burak" demek gibi. Bu arada Burak Kut bunun yapılmadığı tek ünlü olabilir sanırım ahahah.

Ekleme yapayım. Bunu tespit olarak yaptım. Bana ağabey/abi de ya da amca/dayı de diye bir beklentim ya da derdim yok.
0
nawar
(16.08.24)
Genelde yaş farklı ilişkiler yaşayan biri olarak merak ettiğim, neden kendime her anlamda denk gördüğüm ve ilişki yaşadığım adamın aynı yaş grubundaki arkadaşlarına abla veya abi demem gerekiyor? Adamla birlikteyim ama aynı adamın yaşıtına abla ve abi diyorum. Garip gelmiyor mu kulağa?

Türkiye ve "gelenekselük, değişmeyeceğük" diye kendini parçalayan Asya toplumları dışında birtakım sıfatlara, sözcüklere bu denli anlamlar yükleyip saygı devşiren kaç tane millet var acaba? Gereksiz şeylere takıyor, anlamsız konuları varlığınıza saygısızlık addedip boş yere alınganlık yapıyorsunuz.
0
moonie
(17.08.24)
hocam oglumla aramizda 30 yas var o da bana adimla hitap ediyor.
bu hitap isleri artik biraz bayatlamadi mi yaw?
sal gitsin..
0
cooperr
(17.08.24)
Bu biraz "herkes benim etik/ahlak anlayışıma uymalı" muhafazakarlığı.

Eşin yanında kendini denk olmayan, dışlanmış hissetmeyi engellemek açısından denmemesi daha mantıklı.
0
Bruce
(17.08.24)
30 umdan sonra insanlara abi/abla demeyi bıraktım. avrupada küçücük çocuklar bile isimle hitap ediyor. Ben neden edeyim?

Zaten kime abi abla dersen kendini üstün görmeye başlıyor. o yüzden bıraktım demeyi, rahatsız olan varsa da umrumda değil
0
respect
(17.08.24)
İsmiyle hitap etmek daha guzel
0
abuzer
(17.08.24)
İsimle hitap ve sen-siz meselesi çok abartılıyor bence. Büyük bir tartışma yaşanıyor sosyal medyada mesela. Biri aniden argüman üretmeyi bırakıp ben size siz diyorum, siz bana sen diyorsunuz diyor. Abi sen dese ne olur siz dese ne olur.

Abi abla da bunun gibi gereksiz kaldı artık. Saygısızlık olmadığı sürece isimle seslenmenin bir mahsuru yok bence. Ayrınca yukarıda @fraise yazmış, katılıyorum. Kadının eşiyle yaşıtsanız size abi demesi de biraz garip kaçar sanki.
0
dre mithatoğlu
(17.08.24)
Yaş kimseye saygınlık kazandırmıyor, sadece isimle hitap edilerek de saygı ve resmiyet korunabilir

Sen eşleri sanki biraz diğer eşe tabii düşük rütbeli insanlar gibi görüyorsun
0
grimavi
(17.08.24)
Hiyerarşiye gönül vermiş bir insan olduğunu görüyorum. Askerliği sevmişsindir. Ben isterim ki herkes bana adımla hitap etsin. Abi hiyerarşinin ilk basamağıdır. Bekarlık ve çapkınlık günlerim geçmiş olmasına rağmen genç kızların abi çekmesini normal karşılıyor ve sebebini de alınıyorum. Abi amca modunu aşmış insanlar cool'dur, medenidir, hayatının anlamını osuruk içinde aramazlar.
0
hasmetizm 2046
(17.08.24)
Üniversitede benden 22 yaş küçük olan da bana adımla hitap ediyor. İsimle hitap bence en güzel hitap şekli. Aşalım bunları.
0
Yourcousinmarvinberry
(17.08.24)
bence gıcık olma benim eşimde herkese ismiyle hitap eder ben alıştım.
0
sizofren06
(19.08.24)
kimse kocasının arkadaşına abi demez. benim lisede sınıf arkadaşımla evlenen benim üst dönemim abi dediğim adam dönem arkadaşıyla evlenince direk ismi ile hitap etmeye başladım. benim arkadaş da kocasının arkadaşlarına abi abladan isim hitabına geçti.
0
andlee
(20.08.24)
(6)

şu balkan gezisi yetersiz mi sizce?

m e b
selamlar.bir arkadaşımla balkan gezisi turu satın aldık ve ikimiz de ilk kez yurt dışına çıkacağız. diğer tüm balkan turları ya tek bir şehri gezdirerek ya da farklı ülkelerin farklı şehirlerini birleştirerek 7-8 gün teklif öneriyordu. aşağıdaki tur ise 03.08 ve 08.08 aralığında sadece üsküp, belgra
selamlar.

bir arkadaşımla balkan gezisi turu satın aldık ve ikimiz de ilk kez yurt dışına çıkacağız. diğer tüm balkan turları ya tek bir şehri gezdirerek ya da farklı ülkelerin farklı şehirlerini birleştirerek 7-8 gün teklif öneriyordu. aşağıdaki tur ise 03.08 ve 08.08 aralığında sadece üsküp, belgrad ve saraybosna'yı kapsıyor.

internetten baktım da pek de bir şey yok gibi buralarda. üstelik tur da her şeyi paraya bağlamış vaziyette. en keyif alınacak şeyleri "dileyen misafirlerimiz xxx eur karşılığında xxx gezisine/turuna/etkinliğine katılabilirler" diyor.

sizce bu tur bu paraya değiyor mu?

ayrıca "mutlaka şunu yapın" dediğiniz ne vardır bu üç şehirde de?

www.tatilsepeti.com
0
m e b
(26.07.24)
Taban fiyat kisi basi 700 euro olarak anliyorum. Ekstra para istenen cogu seyin yapilmasi lazim zaten, onlari da katip kabaca kendiniz gitseniz nasil olur diye bakmak lazim. Otel ve ucagi hesaplayinca zaten kabaca tablo ortaya cikar. Bir de balkanlarda mesafeleri kat etmek cok suruyor. Her biri 4-5 saatlik yolculuklar, Belgrad'a sanki gitmis olmak icin gidiliyor gibi duruyor. Yolculuk gunu geziliyor ve bitti, ertesi gun tekrar yoldasiniz.

Kabaca hesaplarsak;
- o tarihlerde ayni sekilde gidis donus 275 euro, ama esnekseniz 200 euroya kadar dusebilir.
- Oteller 4 gece olsa 250 euro diyelim toplam. Kisi basi 125 euro yapar.
- Yiyecek ucuz ama asiri da dikkat etmediniz diyelim. 125 euro da oyle.

Sehirlerarasi gecisler falan da var tabii, diger harcamalar ise zaten turda da olacak. Dusunmek istemiyorum yonlendirileyim tur ile diyorsaniz bu hizmet icin yaklasik kisi basi 300-400 euro ekstra odemis oluyorsunuz.
0
mbond
(26.07.24)
Ben başkanlarda baya şehir gezdim. Bu şehirlerde bir şey olmadığını düşünüyorsanız balkanlar gitmek çok da doğru bir seçim olmaz sizin için. Zira balkanlarda görmeye en çok değer şehirlerden bazıları saydıklarınız. Fiyat ise epey pahalı geldi bana. Kendiniz gitseniz turdan bağımsız daha uygun olur.
0
but that was just a dream
(26.07.24)
Turu hiçbir zaman tercih etmedim. Bireysel gezdiğinizde hem ilginizi çekecek yerlere istediğiniz kadar vakit ayırabiliyorsunuz hem de kazıklanmıyorsunuz. Tek eksisi her şeyi ayrıntılı düşünmeniz gerekiyor. Dediğiniz ülkeler hakkında yorum yapamayacağım ilgimi çekmediği için gitmediğim yerler. Fakat 5 gün 700€ balkanlar için değerinin üzerinde bir fiyat olduğunu düşünüyorum.
0
ruhen hastayim ben
(26.07.24)
uygun fiyatlı uçuşlar yakalayıp her birine ayrı ayrı 2-3 gece kalmalı gitmek daha mantıklı bence. iyice araştırıp yakın şehirlere giden otobüsleri araştırıp kendiniz gezersiniz. ben olsam tura o kadar para vermem.
0
naksidil
(26.07.24)
cevaplarınız için teşekkürler ama duyurumda selam verdikten sonraki ilk cümlem "balkan gezisi turu aldık" :))

bir de turu 650 eur iken aldık geçen hafta ve önümüzdeki hafta sonu gidiyoruz.
bireysel baktık ama uçak biletleri ve oteller daha pahalı geldi hepsini toplayınca.
0
🌸m e b
(26.07.24)
bu paraya budapeşte prag viyana turuna katılıp istersem slovakya ve kuzey almanya bile yaparım.
0
jamswety
(26.07.24)
(25)

"bayağı"yı bilinçli olarak mı "baya" şeklinde yazıyorsunuz?

m e b
selamlar.bugünkü eften püften ama dikkatimi çeken ve aynı zamanda canımı sıkan bir derdimi sizlerle paylaşmak istiyorum.mesela burada, bilumum sosyal medya platformlarında yazıyı yazan kişinin yazdıklarına bakıyorum; yazısını kusursuz bir imlayla yazmış, noktalama işaretlerini tam da olması gerektiğ
selamlar.
bugünkü eften püften ama dikkatimi çeken ve aynı zamanda canımı sıkan bir derdimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

mesela burada, bilumum sosyal medya platformlarında yazıyı yazan kişinin yazdıklarına bakıyorum; yazısını kusursuz bir imlayla yazmış, noktalama işaretlerini tam da olması gerektiği yerde kullanmış. ama nedense "baya", "bişi", "diil" gibi bozuk kelimeler kullanmış. hani, olay konuşma dili gibi üslup takınmaksa diğer kelimeleri çok düzgün, ama sadece bun(lar)a istisna tanımış. yine de bilhassa bayağıya takığım çünkü en çok da gözüme çarpan o.

neden 10/10'luk yazınızda "baya" diye yazıyorsunuz? bilinçli bir hareket midir bu?
0
m e b
(15.07.24)
imla ve noktalamaya genellikle dikkat etsem de bisi ve diil'i ben de kullanirim resmi olmayan yazismalarda. ama baya konusunda takintiliyim sanirim :) baya yazinca hosuma gitmiyor, bayagi yazinca da cumle baglamindan sasiyor bana gore. ben o yuzden ikisini de kullanmiyorum, epey kelimesini kullaniyorum onun yerine :)

bu kadar yazdim soruya cevap vermemisim :) kullanmayarak cozuyorum o sorunu ama bu kadar takik olmasam ona, baya seklinde de kullanirdim nolacak :)
0
in vino veritas
(15.07.24)
De, da, ki'ler haric dikkat etmiyorum bu tarz yerlerde yazima.
Baya, bayagiya gelince baya yazarim boyle yerlerde.
Gercek dunyada ise bu kelimeyi kullanmayi tercih etmiyorum. Bayagi daha cok adi anlaminda oldugundan oldukca falan derim onun yerine.
0
Kittie
(15.07.24)
yazması daha kolay olduğu içindir. mesela sen de cümleye "ama" ile başlamışsın. mesela ben de/da birleşik yazılınca uyuz oluyorum ama bir yerine bi yazarım. çünkü öyle alışmışım 2000lerde mırç vardı böyle konuşuyorduk :P
0
neira
(15.07.24)
özellikle olsun ya da olmasın böyle yazanları engelliyorum.

tm, ok vs. bende kullanıyorum da baya ne demek? kelime anlamı anlamı da yok benim dil lügatımda. türkçe dersinde çok sorun yaşadığımdan o -ğı eki gelecek :)
0
baldan kaymak
(15.07.24)
İmla noktalamaya diqqat, gerisini yardir +7
0
abuzer
(15.07.24)
Evet ve çok kullanırım resmi olmayan yazışmalarda benim için bayadır :)
0
grimavi
(15.07.24)
çoğu imla kurallarına ve sözcükleri düzgün kullanmaya dikkat etsem de, neredeyse tek istisnam "baya" kelimesinde. bunu bazen bayağı şeklinde kullansam da, çoğu zaman biliçli olarak baya diyorum. en büyük sebebi bayağı'nın basit, sıradan, aşağılık gibi olumsuz anlamları var. bazen buna çağrışım yapabiliyor.

bazen baya yazmak rahatsız ediyor beni de, epey diyorum o vakitlerde.
0
biseysorcaktim
(15.07.24)
eskiden bilinçli olarak yazıyordum ama şöyle bilinçli,

bayağı: adi, basit
baya: alenen, açıkça

böyle bir ayrım var sanıyordum ahaha. hiç kontrol etmemiştim. "böyle bayağılıklara gerek yok" ve "sen baya baya delirmişsin" şeklinde kullanırdım mesela.

sonradan öğrendim baya diye bir kelime yokmuş ama hala her iki bağlamda da "bayağı" demek garip geliyor, hiç alışamadım.
0
mark greg sputnik
(15.07.24)
bişeysoracaktım +1
Bilerek bayağı yazmıyorum, kendimce baya ayrı bir kelime. Galatı meşhur olarak yoluna devam edip ileride bu hale evrilecektir.
0
Bruce
(15.07.24)
@mark greg sputnik +1

Tam olarak böyleydi bende de. Sonra kendimi alıştırdım. Bayağı kelimesi, "çok, pek çok" anlamını karşıladığını da düşününce, "pespaye" anlamını çağrıştırdığı için diğer anlamlarda kullanmakta zorlanıyorum. Ama kendimi zorluyorum.
0
muhayyer divan
(15.07.24)
Birseysoracaktim +1

Bayağı=adi
Baya=epey, alanen vs

Benim için ağabey/abi konusu gibi biraz. Doğru yazımı ağabey ama asla öyle yazmam cümle içinde. Şimdi örnek olarak yazarken bile rahatsız hissettim.

Diil, bişi vs pek yazmam. Bir yerine bi yazıyorum tabii ki ya da burada yerine burda falan bazen ama genelde konuşma etkisi vermek için. Baya ise bilinçli tercih çünkü sondaki -ğı kısmının kelimeyi bozduğunu düşünüyorum.

İmla takıntılı değilim ama kurallara uyarım hani grammar nazilikten değil de öteki türlüsü hoşuma gitmiyor.

Bu arada konuşma dilinde de değil'in doğrusu diil diye geçiyor ama ben bastıra bastıra değil demeyi seviyorum. TRT spikerlerinin uydurduğu "doğru Türkçe telaffuzu" mevzusuna çok kılım. Açık e, kapalı e ayrımı gibi şeylere dikkat ederim ama yapacağım yerine yapıcam demezsen seni afaroz eden ekibe ayrı kılım :D
0
nundu
(15.07.24)
Çok dikkat edersem Osmanlıcaya kayıyorum. Onun için biraz sallapati oluyor.
'de','da' ve 'ki' konusunda takıntılıyım ama.
0
Mirket
(15.07.24)
Gündelik konuşurken bilinçli şekilde baya yazan takımdanım ben de.

Bayağı sözcüğünü daha ziyade olumsuz anlamıyla ilişkilendiren cevapları verenlerle sebeplerim aynı.

Abi yazmak gibi bir şey benim için de.
0
akhenaten
(15.07.24)
Ekmeğimi Türkçe bilgimle kazanıyorum, alışkanlıkla noktalamaya, eklerin yazımına, düzeltme işaretine uyarım, bunları düşünmeden yapıyorum. Ama gündelik yazışmalarda konuşma dilini yazıya aktarmayı kusur görmüyorum, ben de yapıyorum. Baya bilinçli olarak baya yazıyorum yani :)
0
kobuzchu kiz
(15.07.24)
Maksimum 20 seneye TDK tarafından onaylanır bu şekildeki kullanım.
0
sekizdokuzon
(15.07.24)
burada Sözlük’ten gelen alışkanlık ve kültürle cümlenin ilk harfini küçük yazıyorum. arada telefonun düzeltmesiyle büyük yazdığım da oluyor, o zaman hepsini büyük yapıyorum. genel olarak imla kurallarına çok dikkat ederim. “baya” hiç kullanmadım, kullananlara gıcık oluyorum. de, da eklerini ayrı yazmayı bilmeyenler kültürsüz, dikkatsiz, özensiz, cahil geliyorlar, kusura bakmasınlar. benim bir yanlışımı gören olur da düzeltirlerse, çok olumlu tepki veririm.

Bazı “entitled” kadınlar bahsedildiği gibi yazıyor, onlar da gözümden düşüyor.
0
gabe h coud
(15.07.24)
evet cünkü notere dilekce degil internete bos bos seyler yaziyoruz.

bayaa diye yazilir hatta. :D
0
robert bosch
(15.07.24)
evet doğrusunu bilerek genelde "baya" yazıyorum. Dil yaşayan bir şey, belki de ileride sözlüğe bu şekilde geçer.

Mesela ilkokuldan sonra hiç ağabey yazmadım.

Ben yazdığın diğer kelimeleri kullanmıyorum ama "di mi/dimi" yazıyorum.
0
nhk ni youkosu
(15.07.24)
imla kurallarina takintili bir grammer nazi olarak ben de "cok, epey" anlaminda kullanirken baya yaziyorum. bayagi'yi adi anlaminda kullanirken uzun uzun yaziyorum. bayadir baya yaziyorum yani.
0
antikadimag
(15.07.24)
Evet "bayağı" yazınca "adi" kelimesi aklıma geldiğinden bile isteye "baya" şeklinde yazıyorum, illa yazmam gerekiyorsa. Eklerin yazımına, gereksiz kelime kısaltmalarına ben de takıntılıyım. Ama bu bana normal ve böyle olmalı gibi geliyor yazışırken :)
0
huzurlarinizda huzursuzluk
(15.07.24)
Tüm kurallara uyarak yazmaya çalışsam da bayağı konusunda yukarıdaki arkadaşlara katılmaktan alıkoyamıyorum kendimi. Bayağı kelimesi, baya baya adi anlamına geliyor çünkü aslfahsfj. Ayıp olur karşı tarafa.
0
brkylmz
(15.07.24)
eğer "epey, oldukça" anlamında kullanacaksam bilinçli olarak baya yazıyorum.
bayağı ve baya arasında fark olması gerektiğini düşünüyorum. bu yüzden baya yazımı benim için bilinçli bir galat-ı meşhur.

bayağı: adi, basit
baya: epey, oldukça
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(15.07.24)
Tdk göreve!
0
prole
(15.07.24)
Bayağı yazmayı sevmiyorum. Ağabey yazmak gibi tuhaf geliyor.
"De, da" bağlaç ya da eklere takıntılıyım. Yanlış yazmışsam silerim ya da düzeltirim. Dikkat etmeyenler gözüme batar ama unuturum sonra :)
0
sevilen progressive türkücü
(16.07.24)
çoğu kişi doğrusunu "baya" zannederek yazıyor. "iddia" kelimesinin doğrusunu da "iddaa" zanneder aynı güruh.
0
adivar
(16.07.24)
(15)

daha ilk notasından modunuzu düşüren şarkılar?

m e b
selamlar.daha ilk notasından modunuzu aniden düşüren bir yerli bir yabancı şarkı önerebilir misiniz rica etsem?sadece örnek vermek gerekirse:-sezen aksu - hasret.-gary jules - mad world.
selamlar.

daha ilk notasından modunuzu aniden düşüren bir yerli bir yabancı şarkı önerebilir misiniz rica etsem?

sadece örnek vermek gerekirse:

-sezen aksu - hasret.
-gary jules - mad world.
0
m e b
(12.07.24)
Efkan Şeşen - Vay gelin www.youtube.com
0
ananiyimioguz
(12.07.24)
grup alzaymır - beni unutma
www.dailymotion.com

+ bu grubun neredeyse tüm şarkıları
0
biseysorcaktim
(12.07.24)
static - no clear mind

zafer peker - sensiz sabah olmuyor
0
yazar yazmaz yazan yazar
(12.07.24)
-sezen aksu - perisanim simdi


Mod dusurmek demiyelim ona da, duydugun anda duyguyu hissettiren diyeyim.
0
wallcan
(12.07.24)
Alice in chains - nutshell
youtu.be
0
grimavi
(12.07.24)
Radiohead - Karma Police
0
michael_knight
(12.07.24)
Mirket
(12.07.24)
michael_knight
(12.07.24)
East Hastings- GYBE
open.spotify.com
0
Amaranta ursula
(12.07.24)
Farklı janralardan örnekler verecek olursam:

Pentagram - it's dawn again
Great Lake Swimmers- I Could Be Nothing
Ahmet Kaya'nın tabii ki nerdeyse tüm şarkıları ama özellikle hep sonradan

John Grant- Marz
Alan Parsons Project- Old and Wise
Metallica- Turn The Page cover
Göksel- Gidelim Buralardan cover
Depeche Mode- Wrong
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(12.07.24)
feyruz - wa habibi
www.youtube.com
0
patronaj1
(12.07.24)
King Crimson - Epitaph
Scorpions - Still loving you
Johnny Cash - Hurt
Cem Karaca - Çok yorgunum, Bu son olsun, Bekle beni (Türkçe sadece Cem Karaca'yla dertleniyorum galiba evet.)
0
kobuzchu kiz
(12.07.24)
gabe h coud
(12.07.24)
Anathema’nın tüm müzikleri
0
olaylar olaylar
(12.07.24)
(5)

başkasının hayatından GERÇEKTEN ilham veya gaz aldığınız oluyor mu?

m e b
selamlar.hani bir yakınınız/tanıdığınız/arkadaşınız veya tarihi bir figür olabilir. sıfırdan başlamıştır, türlü zorluklarla karşılaşmış ama yılmamıştır, iyi bir yerlere gelmiştir vs vs. sizde hiç "vay be, ne güzel, helal olsun. ben de aynısını yapabilirim <3<3<3" diyor musunuz? örnek aldığınız oluyo
selamlar.

hani bir yakınınız/tanıdığınız/arkadaşınız veya tarihi bir figür olabilir. sıfırdan başlamıştır, türlü zorluklarla karşılaşmış ama yılmamıştır, iyi bir yerlere gelmiştir vs vs. sizde hiç "vay be, ne güzel, helal olsun. ben de aynısını yapabilirim <3<3<3" diyor musunuz? örnek aldığınız oluyor mu kendinize?

valla ben tanıdığım biriyse gerçekten onun o sürecine tanıklık ettiğim için sevinme ve takdir etme olayı oluyor ama asla "o yapabildiyse ben de yaparım" mevzusu olmuyor. sevinişim bile onun adına oluyor, yoksa beni alakadar etmiyor. bakış açım "yav onun karakteri, hayatının dinamikleri başka, benimkiler çok başka" şeklinde oluyor.

mesela bir çobanın herhangi bir sınavda birinci olması, engelli birinin engeline çok ters yönde bir sergi açması, falanca kişinin orada seçilmiş ilk x olması, 108 yaşındaki adamın yepyeni bir üniversite/dil/okula başlaması bende yaprak oynatmıyor. sizde de öyle mi?
0
m e b
(10.06.24)
"Bir insanın yapabildiğini her insan yapabilir." sözünü duyduğumdan beri inanılmaz ilhamlar alıyorum insanlardan. Gerçek olanlardan tabii, uydurduğu yalanlara inanan toksik iyimserlerden değil.
0
sekizdokuzon
(10.06.24)
bazen filmlerde izlediğim şeyler kısa süreli gazlıyor birkaç saat kadar. ama hayatıma etki eden bi tarafı yok. dünyanın en hırssız insanı olarak başkasının yaptığı herhangi bi şeyden etkilenip heves edemiyorum.
0
nic cage
(10.06.24)
Klise gelebilir ama Atatürk'ü aliyorum ben. Beni gercekten calismaya ve ogrenmeye itiyor. Onun disinda lisedeki yakin cevrem parlak insanlardan olusuyor. Onlarin etkisi muhakkak olmustur. yine de ben en cok kendi kendimi "birileri yaptiysa ben de yapabilirim" ile motive ediyorum. simdiye kadar da pek bosa cikmadi.
0
bohr atom modeli
(10.06.24)
Hayir, hiç bir zaman.

Bilakis gördügüm her sey birbirinin tekrari ve kli$e geliyor çogunlukla.
0
Yourcousinmarvinberry
(10.06.24)
var, kuzenim.
yazılım sektöründe işe girdi. atm ve benzeri siber güvenlik konularında uzmanlaştı. şirketi halka arz olunca hisse aldı. sonra daha çok çalıştı daha çok hisse aldı. önce firmaya ortak, sonra da GM oldu. sonra firmayı sattı ve başka bir şirket kurdu. ülkemizin en zengin iş adamlarından biri şu an ortağı. takdir edip gaz alıyorum. sendekinin aksine o başardıysa ben de akılcı davranıp başarabilirim motivasyonu yakalamaya çalışıyorum.
0
KidLazer
(11.06.24)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.